11 Haziran 2018 Pazartesi

Daisy'nin Kayboluşu ve Bulunuşunun Hikayesi


Bugün kitaplardan değil kedimizden bahsedeceğim bir yazıyla geldim. 

Yazmak, yazmamak arasında çok düşündüm. Aslında istediğim yazmak ama böyle bir hatayı nasıl yaptım bir türlü akıl sır erdiremediğimden itiraf etmek zor geldi biraz.

Daisy bizim evimizin bir ferdi. Kedi olur kendileri ama bildiğiniz hizmetinde üç kişinin pervane olduğu bir pamuk prenses. Yatağını bizimle paylaşır (!)(Kesinlikle bizim yatağımız değil orası). Yemek kabı istediği zaman doldurulur. Gecenin dört olması sadece küçük bir ayrıntıdır onun için. Kapıların kapalı olması yasaktır. Suyunu elden içer, akan musluk önünde. 


Geldiğinde o kadar küçüktü ki, bizim gözümüzde hep öyle kaldı. Ama doğanın bir kediyi çok çabuk büyüttüğünü göz ardı edemedik. Bir yaşına basmadan biraz önce büyüme belirtilerini gösterdi. Ve kısırlaştırma ameliyatı yaptırmaya gönlümüz istemeye istemeye razı olduk. Bu ameliyat onun sağlığı için gerekliydi. 

Ama cahil olduğumuz bir nokta bunun değişik yöntemlerle yapılıyor olduğunu bilmememiz ve ameliyatı yapan veterinerin bizi bu konuda bilgilendirmemiş olmasıydı (Bazı veterinerler iki yumurtalığı, bazı veterinerler tek yumurtalığı alıyorlarmış. Daisy'nin ameliyatını yapan veteriner tek almış ve bizi bilgilendirmedi). Ameliyat ve sonrası biraz sıkıntılı geçse de sonunda Daisy'miz iyileşti ve günler eski haline döndü bir süre için. 



Sonra Daisy yine böyle bir döneme girdi. Evde yüksek seslerle miyavladığı için biraz hava alsın diye eşim iş yerinin bahçesinde gündüzü geçirmesi için (hangi akla hizmet böyle düşündük bilmiyorum, benim bahanem var migren ağrısı vardı ve çok düşünebildiğim söylenemezdi) kafesiyle beraber götürdü. Akşam gelirken geri getirecekti. Planımız buydu. Üstelik beş gün sonra küçük prenses rahat yolculuk yapsın diye hafta sonu yazlığa annemin yanına götürecektik özel aracımızla. 


Sonuç Daisy bahçede dolaştı. Eşim dönerken kafesine koymak isteyince onun ellerini iyice tırmalayarak koşarak kaçtı. Peşinden koşmak, seslenmek kar etmedi ve gözden kayboldu. Kaybolduğu gün dahil günlerce aradık, eşim iş arkadaşlarına da söyledi. Her gün sorduk insanlara gördünüz mü? Hayır. Hayır. Hayır.

Kedilerin evlerine geri döneceği söylenir hep. Kaybolduğu yer şehir dışı. Yöneticinin biraz söylenmesine rağmen apartman kapısını günlerce açık bıraktık. Ama yazlığa gitme vakti geldi.  Okulu tatile girmeden bir hafta önce (tek izin alabildiğimiz zaman buydu işlerimizden) kızımızı, gelseydi Daisy'i de götürecektik. Daisy gelmeyince bir haftadır arabada bizimle gezen kafesi artık kırılan umutlarımızla beraber çıkardık. Evde kalan mamaları apartmanın bahçesinde kalan kedilere verdik ve yola çıktık. Pazar günü döndük. İlginç olan eşiğimizde kocaman bir kelebek ve bir o kadar büyük sinek ölüsü bizi bekliyordu. Eşime Daisy mi bıraktı acaba bunları. Biz yokken geldi, bizi bulamadı, dedim. Buna da inanmak istedim aslında. Eşim yorum yapmadı. Tahmin ettim aslında aklından geçenleri ya neyse.

Bu arada market, yönetici, komşular ve benim öğrencilerim kedimizin kayıp olduğunu biliyorlardı. Hatta öğrencilerime bana instagram hesabımdan mesaj atın bulursanız dedim. Ama artık umudu kesmiştim. 

Ve  onüç gün sonra bir resimli mesaj geldi. "Hocam kediniz bu mu?" Ne yazık ki instagramdan gönderildiği için ve tekrar oynat özelliği konmadığı için fotoğraf silindi gitti ama hep hafızamda kalacak. Büzüşmüş, grileşmiş, patileri çamur içinde, gözlerindeki neşe sönmüş bir kedi var fotoğrafta. Ve evimizin çok yakınında. Öğrencime "hemen geliyorum" dedim ve Daisy'nin battaniyesini kaptığım gibi yağmurda uçarak yanına gittim. 

 Gözlerime bakmadı. Ama onu bulan öğrencim ve annesine sanki teşekkür eder gibi çok miyavladı. Belki de beni şikayet etti. 

Veterinere gidiş, kapsamlı muayene, iç dış parazit ki pirelenmişti, besin takviyesi şurup (bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için), bir de tüylerinin eski güzelliğine kavuşması için malt. Dört gün oldu geleli ve ben onunla ilgilendiğim için buraya da pek uğrayamadım. Öncesi moral bozukluğundan gelememiştim. Şimdi (bayağı zayıflamış ama) iyiyiz. Biraz daha bana bağlı hale gelmiş yalnız. Gözünün önünden ayırmıyor, sürekli seviyoruz (veterinerimiz tavsiye etti ama hiç gerek yoktu zaten).

Ben Daisy'nin bulunuşunu mucize olarak görüyorum. 
Küçük bir yerde yaşamamızın avantajını gördük bu olayda. 
Uzak bir mesafeden evini buldu.
Belki düşündüğüm gibi biz yokken geldi ve bizi bulamayınca
süt ürünleri satan bir dükkanın önünde vicdanlı insanlarca üç gün bakıldı.
Diğer on gün neredeydi ne yaşadı bilmiyoruz.

Sonuç, bir can alıyorsunuz eve. Pek çok sorumluluk da beraberinde geliyor. Bu sorumluluklar yazdığınızda çok çok uzun bir yazı olur. Ama ona da çok dikkat etmek gerek. 

Birde yavruyken alıp, büyüyünce bilinçli sokağa terk edenler var. 
Onların nasıl bir vicdanı var bilmiyorum. Ya da var mı?

Benden bu kadar. 
Görüşmek üzere.