15 Temmuz 2018 Pazar

Amy A. Bartol – The Premonition (Öngörü) Serisi 4 – Keder


İngilizce Adı: Incendiary

Seri: The Premonition (Öngörü) Serisi 4

Basım Tarihi: Kasım, 2016

Yayınevi: Yabancı

Sayfa Sayısı: 544

Çeviri: Merve Özcan

Konusu:

İrlanda kıyısını ilk kez gördüm. Sarp kayalıklar dehşet içinde titrememe neden oldu. Uzun zaman önce, nasıl kimse fark etmeden Gancanaghların burayı evleri yaptığını aklım almıyordu. Soğuk, yosun kaplı yapı Gancanaghlar diye bağırıyordu bangır bangır. Yere düşen taşların arasındaki gölgelere baktığımda ölümsüz peri hatlarının kayayı tutmuş olduğunu ve gemimizin yanlarına gelmesini beklediğini hayal ettim.

Yüzümü gökyüzüne kaldırdım ve yağmurun beni yıkamasına izin verdim. Korkudan alnımda biriken soğuk teri götürmüştü.

Evie, Reed ve arkadaşları Gancanaghlardan kaçıp Zephyr’in adasına gitmişlerdi. Ancak Brennus onları bulmayı başarmış, Evie’yi yeniden elde edebilmek için planlar kurmaya başlamıştı. Evie artık Brennus’un ne kadar ileri gidebileceğini bildiğinden korkuyla gelecekleri ânı beklemekteydi. Evie’nin bilmediği şey ise Serafim olan babası Tau’nun onu aradığıydı.

Peki ama Evie hem Russell ile olan geçmişlerinin sırrını çözüp hem de kendisini koruyabilecek miydi?

Amy A. Bartol – The Premonition (Öngörü) Serisi 3 – Minnettar


İngilizce Adı: Indebted

Seri: The Premonition (Öngörü) Serisi 3

Basım Tarihi: Mart, 2016

Yayınevi: Yabancı

Sayfa Sayısı: 464

Çeviri: Merve Özcan

Konusu:

2012 UTOPYA CON ÖDÜLÜ

Öngörü serisinde heyecan giderek artıyor. Serinin üçüncü kitabında, Evie’nin kâbusları yavaş yavaş gerçekleşiyor, çevresindeki tehlike çemberi giderek daralıyor…

Evie gerçekten yalnız kaldığında bir anlığına keder içinde başını öne eğdi. Söylendiği gibi idamına doğru gidiyormuş gibi hissediyordu. İlerlemeye devam ettiğinde taştan bir duvarın üzerinden atlayıp beyaz kır havuçlarıyla bezenmiş bir tarladan geçti. Kâbuslarında gördüğü yel değirmenlerini geçerken kollarındaki tüyler diken diken olmuştu. Fakat tarla, öngörüsündeki sıcağın aksine hoş kokuyordu. Tepeden aşağı, orada olduğunu bildiği kireç badanalı evin ilerisine baktı. Kilise, ahşap duvarlarıyla göğe uzanan kuleleri yüzünden karanlık ve kasvetli görünüyordu. Çatının üstüne gizemli kara bulutlar toplanmıştı, sanki cennet ona yolu gösteriyordu.

Kâbuslarla gerçeklerin giderek birbirine karıştığı bu dünya da Evie gerçekten yolunu bulabilecek miydi?

Amy A. Bartol – The Premonition (Öngörü) Serisi 2 – Sezgi


İngilizce Adı: Intuition

Seri: The Premonition (Öngörü) Serisi 2

Basım Tarihi: Ağustos, 2015

Yayınevi: Yabancı

Sayfa Sayısı: 520

Çeviri: Merve Özcan

Konusu:

2012 UTOPYA CON ÖDÜLÜ alan genç edebiyatı serisinde, macera kaldığı yerden devam ediyor.

Sürgünlerin dünyasında kâbuslar gerçek oluyor, karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor...

Evie onu görmemek için gözlerini açmadı ama onun kokusu yine de burnuna doluyordu. Soluduğu havayı yoğunlaştırıyor, Evie’yi kokusuyla… aromasıyla boğuyordu. Titredi. Direnmeliydi. Eğer yeterince güçlü olamazsa, hastalığı şimdi bile ona bulaşmış olan bu avcıyla aynı kadere sürgün edilecekti. Ama artık Evie, ona açtı ve o bunu biliyordu; kendisini kemiren acıyı sonlandırma ihtiyacına güveniyordu. Teslimiyetinin nasıl da tadını çıkarırdı. Evie şimdilik hayattaydı ama aksi için yalvarması ne kadar sürecekti?

Amy A. Bartol – The Premonition (Öngörü) Serisi 1 – Kaçınılmaz


İngilizce Adı: Inescapable

Seri: The Premonition (Öngörü) Serisi 1

Basım Tarihi: Mart, 2015

Yayınevi: Yabancı

Sayfa Sayısı: 432

Çeviri: Merve Özcan

Konusu:

Evie Claremont üniversiteye başladığında, gördüğü kâbusların biteceğini ummuştu. Ama bitmemişlerdi...

En garip durumlarda bile mantıklı bir açıklama bulmaya çalışan Evie’nin hayatında, ikinci sınıf öğrencisi Reed Wellington’la tanıştıktan sonra akla mantığa sığmayacak şeyler olmaya başlamıştı. Reed’e karşı hissettiği anlamsız çekim de işleri iyice karıştırıyordu. Çünkü Reed, Evie’ye hayatta başına gelip gelebilecek en korkunç şeymiş gibi davranıyordu. Yine de ne zaman ihtiyacı olsa, hayatını kurtarmak için Reed oradaydı…

Reed’in sakladığı sır neydi? Evie’nin şüpheleri doğru muydu? Peki, rüyalarında gördüğü o karanlık gelecek kaçınılmaz mıydı?

Lidya Nasman - Aklı Üç Karış Havada


Basım Tarihi: Mayıs, 2018

Yayınevi: Siyah Kuğu Yayınları

Sayfa Sayısı: 384

Konusu:

“Farklı seçimler farklı kaderler yazar.”

“Başkasında açtığımız yaralarla kendimizi iyileştirecek kadar acımasız ve bencildik aslında...”

Yaklaş biraz. Sana üç kadının hikâyesini anlatacağım. Biri olmadan diğerleri var olamayacak kadar yakın ve biri varken diğerlerini yaşatmayacak kadar uzak üç kadının hikâyesi bu. Ben anlattıkça sen onları sorgulayacaksın. Bazen çok kızacaksın yine de kendinden bir şeyler de bulacaksın. 

Şimdi düşün! 
Ne için savaşıyorsun hayatta?
Kaderine razı olanların tarafında mısın, yoksa olmak istediğin kişiyi var etmek için sınırları zorlayanların tarafında mı?
Ünlü olmak için neleri feda ederdin?
Aklınla mı alıyorsun kararlarını, yoksa vicdanınla mı?
Hiç yetim bir çocuğun gözlerinin içine baktın mı?
Korkularının üzerine mi gittin, yoksa onlardan kaçtın mı?
Peki, Tanrı’yı bir kez olsun sorguladın mı? 
Kendini bulmak için ne kadar uzaklara gitmen gerekir?
Afrika ülkelerinde insanlar aç olmasına rağmen neden mutludur, hiç merak ettin mi? 
Tüm hayatını geçmişini unutmaya adamak nasıl bir savaştır biliyor musun?
Aldatıldığını öğrensen terk etmeyi mi cesaret sayardın, yoksa kalmayı mı? 
Karar ver. Sen hayatın neresindesin ve ne kadar ileri gidebilirsin?

Hep koşma, arada biraz soluklan. Hayatın akışını hisset. Bırak aklın üç karış havada olsun, beş karışa gerek yok; çünkü o üç karış bile tahmininden çok cesaret ister.


Yorumum: 

Baştan sona bir an bile sıkılmadan, sayfaları birbiri ardına vaktim elverdikçe ekleyerek okuduğum bir kitabın yorumuyla geldim. Bir sonraki sayfayı o kadar merak ettim ki sabah kimse uyanmadan kalkıp gece herkes uyuyunca biraz daha okuyayım diye çabaladım. Ve sonda yazacağıma başta tavsiye kitap demeyi ihmal etmeyeyim ki araya kaynamasın. Yorumlarımı okuyanlar bu etiketi her zaman ve boş yere kullanmam bilirler.

Kurgu son derece güzel ve başarılı. Sonu hiç tahmin edemeyeceğim bir son. Ve konu tüm kitap boyunca bilmesem de her zaman aklıma takılan ve ilgimi çeken, bu konuda çekilen dizileri bölüm kaçırmadan tekrarlarla seyrettiğim bir konu. Spoiler vermemek adına bundan fazlasını yazmıyorum. 
Kitaba başladım ve ilk 30-40 sayfadan sonra yazarın ilk sayfadaki mini biyografisine göz attım. Psikoloji mezunu olduğunu görünce kitaptaki karakterlerin kurgunun nasıl bu kadar yerinde doğru tespitlerle yer aldığını anlamış oldum. 

Konuya gelince üç kadının hikayesini anlatıyor. Sude ünlü bir şarkıcı nasıl zor yollardan üne kavuştuğunu ve Mithat'la ilişkisini okuyoruz. Miraç ünlü bir psikolog. Miraç'la ilgili de yazacak çok şey var ama fazla ipucu vermek istemiyorum. Asya ise zengin bir evin şımarık kızı. Şımarık belki biraz ağır kaçacak ama el bebek gül bebek büyümüş, kendi bildiği doğruları arkadaşlarına da dayatmaya çalışan aslında biraz da dost acı söyler sözünü doğrulatan biri. Buradan sonra konu hakkında pek bir şey yazmak istemiyorum. Bu kitabı okuyacaklar adım adım her sayfada kendi keşif yolculuklarına çıkmalılar. Bu üç kadının ortak noktası nedir? derseniz de okumanız gerekiyor. 

Ben çok beğendim.  İyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu. Ve yazarın bundan sonraki kitaplarını dört gözle bekliyor olacağım. 

💕Bir insana istediğiniz her şeyi yaptırabilmek için ya cahilliğinden yararlanacaktınız ya da çaresizliğinden.

💕Ama acı hep vardır aslında ve hiç azalmaz, sadece şekil değiştirir. Biz büyüdükçe acılarımızı da beraberimizde büyütüp mutluluklarımızı küçültürüz.

💕Keşfedecek bu kadar çok şey varken hayat üzülmek ve kaygılanmak için çok kısaydı.