1 Nisan 2018 Pazar

Lisa Kleypas – Wallflowers Serisi



Wallflowers Serisi





Not: Son derece eğlenceli ve romantik bir seridir.

Lisa Kleypas – Wallflowers Serisi 4 – Nisan Yağmurları


İngilizce Adı: Scandal in Spring

Seri: Wallflowers Serisi 4

Basım Tarihi: Nisan, 2013

Yayınevi: Epsilon

Sayfa Sayısı: 348

Çeviri: Nil Bosna

Konusu:

Uygun bir koca arayışıyla geçen üç Londra sezonunun ardından Daisy Bowman’ın babası, kızına kesin bir dille koca bulması gerektiğini söyler. Hem de hemen. Ve eğer Daisy uygun bir talip bulamazsa, babasının seçtiği adamla evlenmek zorunda kalacaktır: acımasız ve soğuk Matthew Swiftle.

Daisy dehşete düşmüştür. Bir Bowman yenilgiyi asla kabul etmediği için, o da biriyle… Matthew dışında herhangi bir taliple evlenmek için her şeyi yapmaya karar verir. Ama Matthew’un dayanılmaz çekiciliğini hiç hesaba katmamıştır… ve kısa süre sonra aralarında ikisinin de karşı koyamadığı ateşli bir aşk başlar. Daisy yıllardır nefret ettiği Matthew’un aslında hayallerinin erkeği olduğunu öğrenecektir.

Lisa Kleypas – Wallflowers Serisi 3 – Sevgim Sana Ait


İngilizce Adı: Devil in Winter

Seri: Wallflowers Serisi 3

Basım Tarihi: Kasım, 2010

Yayınevi: Epsilon

Sayfa Sayısı: 352

Çeviri: Kübra Tekneci

Konusu:

Arkadaşlarına kıyasla oldukça utangaç olan Evangeline Jenner, babasının mirasını aldığı anda hepsinden daha zengin olacaktı. Ancak bunun için ilk önce vicdansız akrabalarından kurtulması gerekiyordu. Evie çapkın vikont St. Vincent’a akıl almaz bir teklif sundu: Evlilik!

Sebastian’ın adı öylesine kötüye çıkmıştı ki onunla baş başa otuz saniye geçiren bir kızın bile ismi lekelenirdi. Buna karşın çekici ama utangaç olan Evie yanında şaperonu dahi olmadan kapısının önünde belirivermişti. Güzellik konusunda zevk sahibi olan bir aristokrat muhtemelen daha kötüleriyle bile yetinebilirdi.

Lisa Kleypas – Wallflowers Serisi 2 – Ben Böyleyim


İngilizce Adı: It Happened One Autumn

Seri: Wallflowers Serisi 2

Basım Tarihi: Nisan, 2011

Yayınevi: Epsilon

Sayfa Sayısı: 380

Çeviri: Yasemin Büte

Konusu:

Rastlantılar bahçede devam eder…

Marcus şoke edici -ve elbette tehlikeli şekilde- onu kollarının arasına alır. Lillian hiç hoşlanmadığı bir adama karşı duyduğu tutkuya yenik düşer. Zaman durur; sanki onlardan başka kimse yok gibidir… Neyse ki kimseciklere yakalanmazlar!

Ve aşk bir sonbaharda gelir…
Marcus duygularına her zaman hükmetmeyi başarmış bir adamdır ve bu konuda bir kaya kadar serttir. Fakat Lillian ile birlikteyken her dokunuş işkenceye ve her öpücük de bir baştan çıkarışa dönüşür. Ancak kendisine besbelli uygun olmayan bu kadını, nasıl eş olarak alacaktır?

Lisa Kleypas – Wallflowers Serisi 1 – O Yaz



İngilizce Adı: Secrets of a Summer Night

Seri: Wallflowers Serisi 1

Basım Tarihi: Mart, 2010

Yayınevi: Epsilon

Sayfa Sayısı: 320

Çeviri: Mina Atafırat

Konusu:

Her şeyin bir yaz gecesi başladığı roman, tıpkı yazarın ilk romanı gibi bir solukta okunacak!

“Gerçekten yetenekli bir öykücü.”
–Publishers Weekly

Londra sosyetesine giren dört genç kızın ortak bir amacı vardır: Tüm kadınsı yönlerini ve çekiciliklerini kullanarak kendilerine birer koca bulmak.

Annabelle Peyton ise ailesini felaketten kurtarmanın tek yolunun, soylu bir genç adamın kendisine evlenme teklif etmesini sağlamak olduğunu düşünmektedir. Bunun için güzelliğini ve zekasını sonuna kadar kullanmakta kararlıdır. Ancak Annabelle’in en büyük hayranı, zengin ve güçlü Simon Hunt genç kızın aklını çelmekte ve onun duygularına karşı koymasını güçleştirmektedir.
Arkadaşları, Annabelle’i Simon’dan uzakta tutmak için uğraşırlar ve ona uygun gerçek bir beyefendi bulmaya çalışırlarken, bir yaz gecesi her şey değişir. Annabelle, aşkın en tehlikeli oyun olduğunu keşfeder.

Not: Güzelim seri elimde vardı. Taşınırken geçirdiğim cinnet sonucu elden çıkardım. Çok pişmanım.

Paullina Simons – The Bronze Horseman Serisi


The Bronze Horseman Serisi



3) The Summer Garden (Henüz Türkiye’de yayınlanmadı)

Paullina Simons – The Bronze Horseman Serisi 2 – Tatyana ve Alexander




İngilizce Adı: Tatiana and Alexander

Seri: The Bronze Horseman Serisi 1

Basım Tarihi: Kasım, 2017

Yayınevi: Pegasus

Sayfa Sayısı: 656

Çeviri: Zeliha Babayiğit

Konusu:

Paullina Simons uluslararası çoksatan eseri Bronz Atlı’da, karanlık II. Dünya Savaşı döneminde Tatyana’nın Kızıl Ordu subayı Alexander Belov’la yaşadığı büyük aşkın yürek burkan hikâyesini anlattı. Bu destansı hikâye Tatyana ve Alexander’la devam ediyor; savaşın yıkıcı gücüne rağmen adanmışlık ve aşkın yenilmezliği…

Tatyana, Amerika’da yeni bir hayat kurmak için savaşın yerle bir ettiği Leningrad’dan kaçtığında on sekiz yaşında, hamile ve duldur. Ancak geçmişin hayaletleri ve acı hatıralar peşini bırakmamıştır. Kızıl Ordu subayı Alexander Belov’un hâlâ hayatta olduğu ve ona ihtiyaç duyduğu düşüncesi ona işkence etmektedir.

Okyanusların ve kıtaların ötesinde, Sovyetler Birliği’nde Alexander idam edilmenin kıyısından dönmüş ve savaşta gözden çıkarılmış askerlerden oluşan bir birliğin başına verilmiştir. Ancak Alexander, Stalin’in ölüm makinesinden kaçmak için son bir umutla adamlarını Avrupa’nın kalıntıları arasından geçirmeye ve Tatyana’ya ulaşmaya kararlıdır.

Savaşçı, komutan Alexander. Suyun, ateşin ve gökyüzünün Alexander’ı. Sevgili Tanrım beni sana versin; tankların ve hendeklerin, dumanın ve kederin askerine, mutluluğumun ve özlemimin kaynağı Alexander’a. Her neredeysen seni arıyorum.

“Bu kitap romantizm severlerin dileyebileceği her şeye sahip: cesur, yetenekli ve büyüleyici bir kahraman, nefesinizi kesecek bir aşk!”
-Daily Mail

“Şefkat ve tutkuyla örülmüş bir aşk hikâyesi.”
-Publishers Weekly

“Bir solukta okunacak bir sevda masalı.”
-Daily Mail

“Çok etkileyici… Bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız.”
-Kirkus

“Okuyucular bu karakterleri ve içinde bulundukları zor şartları önemseyecekler ve Leningrad Kuşatması’nın kişiler üzerindeki etkileri hakkında gerçek bir fikir sahibi olacaklar.”
-Booklist

“Kusursuz karakterler yaratan Simons, okuyucuyu anında hikâyenin detayları içine çekiyor.”
-Library Journal



Yorumum:

Çok güzel bir grupla geçen ay başladığımız Bronz Atlı serisi okuma etkinliği bu ay serinin ikinci kitabı Tatyana ve Alexander ile devam etti.

İlk kitap öyle bir noktada bitmişti ki neredeyse kimseyi beklemeden ikinci kitaba başlayacaktım. Çünkü konular çok kritikti.

Bu kitapta başlarda çok sabırsızlandığımı söylemem gerek. Tatyana yine karakterinin özelliği bir sürü insana yardım ederken Alexander söylersem spoiler olur şeklinde şeyler oldu. Önce zaman senkronize ilerlemedi ve Alexander’ın Rusya’daki çocukluğu yaşadıklarını da okuduk. Sonra hızlanmaya başladı öyleki kendi rekorumu kırarak son 450 sayfayı bir günde okudum.

Burada yorum olarak ne yazsam spoiler olur. Ama bence tam olması gerektiği gibiydi. Doğrusu üçüncü kitabı tez zamanda okumak istiyorum Pegasus Yayınları. 

Tatyana inatçılığı ve inancıyla Alexander Tatyana’ya olan aşkıyla hep aklımda kalacak.

Paullina Simons – The Bronze Horseman Serisi 1 – Bronz Atlı



İngilizce Adı: The Bronze Horseman

Seri: The Bronze Horseman Serisi 1

Basım Tarihi: Ekim, 2016

Yayınevi: Pegasus

Sayfa Sayısı: 824

Çeviri: Leyla İsmier Özcengiz

Konusu:

Bu kısacık ömürden korkmayacağım, başımı eğmeyeceğim,dik durmanın bir yolunu bulacağım. Kapımı her şeye kapatacağım, Alexander. İçimde yalnızca sen kalacaksın…

Şarkılar söyleyip hayaller kurmaktan başka işi olmayan on yedi yaşındaki dünyalar güzeli Tatyana, Almanların Rusya’yı işgal ettiği 1941 yazından sonra hayatının bir daha asla eskisi gibi olmayacağından habersizdir. Çünkü savaşa girdiklerini öğrendikleri gün hayatının mucizesiyle karşılaşmıştır; yakışıklı ve gizemli Kızıl Ordu subayı Alexander Belov…

Birbirlerine ilk görüşte âşık olan Tatyana ile Alexander ateş ve baruttur, bir kuşun iki kanadı, gece ve gündüz, toprak ve çiçek… Fakat aşk da hayat gibi, asla göründüğü kadar kolay değildir. Hatta onlarınki aşkların en zorudur çünkü Tatyana’nın biricik ablası Daşa da genç adama sırılsıklam âşık olmuştur. Onları bekleyen o korkunç savaş, kış, açlık ve ölümcül sırlar, imkânsız aşklarının verdiği acının yanında bir hiç kalacaktır.

Bronz Atlı, Tatyana ile Alexander’ın hikâyesi. Başlarına bombalar yağarken kalpleri aşk için çarpanların hikâyesi. İhanetin olduğu kadar fedakârlığın da hikâyesi. Her satırı hüzünle, tutkuyla ve umutla kaleme alınmış, unutulmaz bir aşk ve savaş destanı…

Avucunu aç, içine benim için bir öpücük kondur ve sonra elini kalbine bastır.

“Bronz Atlı, bir kara sevda öyküsü… Ama asıl soru şu: Hayatta kalmak için neleri feda edebilirsiniz?” 
-Bibliofemmebookclubcom

“Simons, aile bağlarının ve insan doğasının kırılganlığını gözler önüne sererken hayatta asıl önemli olan değerlere dikkat çekiyor; dürüstlük ve sadakat…”
-Good Reading

“Yüreğinizi sızlatacak bir aşk hikâyesi… Savaş sahnelerinden tutku dolu sevişmelere ve kuşatma altındaki Leningrad’da yaşamın zorluğuna kadar her detaya yer verilmiş.”
-Molly Connally

“Savaşın bütün dünyayı paramparça ettiği bir zamanda kendilerini korkunç bir aşk dörtgeninin içinde bulan iki talihsiz âşık… Adını Puşkin’in hüzünlü şiirinden alan Bronz Atlı, sosyalist ütopyanın ironilerine de müthiş bir başarıyla dikkat çekiyor.”
-Publishers Weekly

“En az Rüzgâr Gibi Geçti kadar sıra dışı bir hikâye…”
-Teresa de Medeiros

“Bronz Atlı diğer romanlar içinde gerçek bir mücevher…”
-The Guardian

“Romantizm severler bu kitapta aradıkları her şeyi bulacak.”
-Daily Mail

“Hangi açıdan bakarsanız bakın bu bir aşk hikâyesi ama gerçeğin sesini de taşıyor. Bronz Atlı, gelmiş geçmiş en iyi tarihî romanlardan biri.”
-Bibliofemmebookclubcom

“Savaş atmosferinde böylesine tutkulu ve destansı bir aşk hikâyesi yaratmak kolay değil. Simons, insan ruhunun nelere göğüs gerebildiğini anlatan etkileyici satırlar kaleme alırken göz kamaştıran güzellikte tasvirlerinden ödün vermemiş.”
-Barry Forshaw



Yorumum:

Instagramda bir okuma fidanıyla beraber okuduğum kitaba başlarken biraz karakterlere sinir olarak okusam da, kitap ilerledikçe tek bir kişi hariç hepsini ayrı ayrı sevdim. Tabiki o kişi Dimitri. Sanırım kitabı okuyup onu seven yoktur.

Her şey 22 Haziran’da başlar. 2. Dünya Savaşı ve Alman orduları Rusya’ya savaş açar. Rusya yıllar süren savaşlardan yeni çıkmış ve görünüşte sağlam gibi dursa da savaşa hiç hazır değildir. Bu savaşın başladığı gün henüz çocukluğun saflığını üzerinde taşıyan Tatyana, Alexander ile karşılaşır. Tüm şehir yiyecek depolama peşinde koşarken ikisi birbirinin gözlerine takılı kalır. Kitabın en büyüleyici sahnelerinden biriydi.

Sonra ortaya Daşa çıkar. Tatyana’nın ablası. Meğer Alexander’la görüşüyormuş. Tatyana sessizce geri çekilir. Savaş kapılarına dayanır açlık, kayıplar, kış, bombalanan bir şehir, hastalıklar. Ve aşk. Daşa’nın ve Tatyana’nın Alexander’a duydukları aşk. Daşa biraz sığ bir kız olsa da Tatyana ablasının mutsuz olmasını asla istemez. Eminim ki Daşa fark etseydi aynısını o da yapar kendini geri çekerdi.

Spoiler vermemek için daha anlatmayacağım. Ama bir tespitim var Kristin Hannah’ın Kış Bahçesi bu kitaptan esinlenilmiş gibi. Ama şu var ki Kristin Hannah bazı sahneleri daha etkileyici yazmış. Ama benzer noktalar çok fazlaydı. Iki kitapta çok güzel bu arada.

Birkaç alıntı bırakıp kaçıyorum artık.

"Hayvan değil, insan olduğumuzu bize ikinci kişiler hatırlatır." 
(O soğuk kış günlerinde açlık ve hastalıkla mücadele ederken birbirlerine söyledikleri)

"Bir saniyeliğine de olsa gözlerin gözlerime değsin diye bekledim."

"Avucunu aç, içine benim için bir öpücük kondur ve sonra elini kalbine bastır."


C. D. Reiss – The Games Duet Serisi


The Games Duet Serisi



Şu an seride başka kitap bulunmamaktadır.

C. D. Reiss – The Games Duet Serisi 2 – Ayrılık Oyunları



İngilizce Adı: Separation Games

Seri: Games Duet Serisi 2

Basım Tarihi: Şubat, 2018

Yayınevi: Aspendos

Sayfa Sayısı: 352

Çeviri: Zeynep Fulya Çulha

Konusu:

Oyunun değişmez kuralları var.
Kendine hakim ol. Bütüne ulaşmak için parçalardan başla.
Bir sonraki hamleyi çok iyi düşün.
Taktikleri kalbinin belirlemesine izin verme.

Çünkü kalp içinden geleni yapar, düşünmez.
Yanlış kararlar verir.
Uzun vadede ne olacağını hesaplamaz.

Çünkü kalp Adam’ı geri kazanmaya karar vermiş olabilir; ama oyunun son hamlesinde ilk kırılan kendisi olacaktır.

C. D. Reiss – The Games Duet Serisi 1 – Evlilik Oyunları



İngilizce Adı: Marriage Games

Seri: Games Duet Serisi 1

Basım Tarihi: Nisan, 2017

Yayınevi: Aspendos

Sayfa Sayısı: 472

Çeviri: Görkem Mercan

Konusu:

OTUZ GÜN
Adam Steinbeck’in karısından istediği tek şey bu. Şehir dışındaki bir kulübede, onun talep ettiği her şeyi yapması. Bunun ardından, boşanma belgelerini imzalayacak ve şirketlerinin tek sahibi karısı olacak.

OTUZ GÜN
Adam’ın bir zamanlar olduğu adamı yeniden keşfetmek için bu kadar süresi var. Beş yıl önce ona âşık olduğunda bir kenara sakladığı dominant adamı…

Selvi Atıcı Kitapları


Selvi Atıcı Kitapları


(Ömer - Gazel)

(Mirza - Hayat)

(Ali - Arya)
  



Selvi Atıcı - Biz



Serisi: Sen ile bağlantılı

Basım Tarihi: Mart, 2018

Yayınevi: Nemesis Kitap

Sayfa Sayısı: 488

Konusu:

Zengin, güçlü ancak bir o kadar da sert ve soğuk bir adam.

Sorumlulukları onu erkenden ve belki de biraz fazla olgunlaştırmış. Âdeta çelikten bir duvar.

Üç parça takım elbisesi, geniş omuzlarına oturan kaliteli paltosu ve kasketiyle tamamlıyor zırhını. Dışarıdan göründüğü kadarıyla bir masalı yaşıyor
bu şövalye. Hayatında yeniliklere, sarsıntılara, yani aşka yer yok. Zaten kadınları da bir türlü anlamıyor.

Ama bir gün; hayata karşı sağlam duran, hedefleri olan ve bunlara ulaşmak için çabalayan muhteşem bir kadın çıkıveriyor karşısına. Artık kendi kararlarını vermeye ant içmiş azimli bir kadın. Kaçınılmaz bir çarpışmayla bir araya geliyorlar.

Peki, birbirlerine tamamen zıt hayatlarının kavuşması için kendilerine izin verecekler mi?

Mevzubahis aşk olunca, geriye kalan her şey önemsizleşir mi? Ne kadar ödün verebilir insan kişiliğinden, hedeflerinden, geçmişinden ve ailesinden? Hızla gelen bir mermi, çelik bir duvarla karşılaşırsa ne olur?

Not: Alişveriş listemde.

Selvi Atıcı - Sen


Serisi: Biz ile bağlantılı

Basım Tarihi: Temmuz, 2016

Yayınevi: Nemesis Kitap

Sayfa Sayısı: 446

Konusu:

Bir varmış bir yokmuş. Uzak diyarlarda Süheyla isminde bir prenses yaşarmış. Bu prensesin en çok sevdiği şey ailesiymiş. Ancak bir gün Demir diye biri, pervasız gülüşünün ardına sakladığı çelik gibi iradesiyle kalbine sızmayı başarmış ve Süheyla’ya başka birini de sevebileceğini öğretmiş. Süheyla, Demir’i hoş geldin diyerek kabul etmiş hayatına ve birlikte geçirecekleri mutlu bir gelecek hayali kurmaya başlamış.

Eğer bu bir masal olsaydı, Süheyla’nın hikâyesi aynen böyle olurdu. Ama bu bir masal değildi. Bu, ailesini çok seven ve kardeşinin intikamı için her şeyi göz almış bir kadınla, kendi kefaretini ödemeye çalışan bir adamın hikâyesiydi.

Önünde hiçbir şeyin duramadığı bir hikâyeydi. Aşkın bile…

Not: Alışveriş litemde.

Selvi Atıcı – Yarasa


Serisi: Yok

Basım Tarihi: Şubat, 2017

Yayınevi: Nemesis Kitap

Sayfa Sayısı: 496

Konusu:

Kod adı: Yarasa.

Gizli görevlerin aranan ismi. Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir işi kendine has yöntemleriyle halledebilir. Onun için imkânsız diye bir şey yoktur. Her işin altından kalkar. Bir kere göründüğü yere bir daha gitmez. Gitmez. Gitmezdi…

Ta ki o gece tamamladığı gizli görevin ardından kafa dağıtmak için en sevdiği ritüeli gerçekleştirmek amacıyla o mekâna gidene kadar…

O mekâna gidip Mavi’yle karşılaşana kadar…

Mavi, bugüne kadar üstlendiği en zor görev olacaktı. Üstelik ilk defa, başarılı olacağı konusunda kendine duyduğu güveni, koyduğu yerde bulamıyordu.

Yarasa’nın mavi gecesi, siyah gecelerinden daha uzun olacak gibiydi…

Not: Alişveriş listemde.

Selvi Atıcı – Kayıp Şehir Serisi


Kayıp Şehir Serisi

(Deryal - Burcu)

(Ömer - Gazel)

(Mirza - Hayat)

(Ali - Arya)

Selvi Atıcı – Kayıp Şehir Serisi 4 – Kalbim Sende Kalmış



Serisi: Kayıp Şehir Serisi 4

Basım Tarihi: Ekim, 2016

Yayınevi: Nemesis Kitap

Sayfa Sayısı: 432

Konusu:

Aynı ateşte kaç kere yanabilirsin?
Birbirlerini çocukluklarından beri tanıyan iki gençtir Ali ve Arya. Babalarının sıkı dost olması, ikisinin de hayatını çözülemeyecek bir düğümle birbirine bağlamıştır. Önce zorunluluktan başlamıştır bu ilişki. Ali, kendisine emanet edilen baş belasıyla vakit geçirmekten pek memnun değildir. Arya da kendisine göz kulak olma işini fazlasıyla abartan bay ukalayla.

Sonra her şey değişir. Didişmeler arkadaşlığa, zorunluluklar vazgeçilmeze dönüşmüştür farkında olmadan. Birbirlerinin en yakın arkadaşı hatta sırdaşı olmuştur artık Ali ve Arya.

Zaman geçer, kendileri gibi duyguları da büyür. İmkânsızdır istenen ama vazgeçmek, istenenden daha da imkânsızdır.

Evet, belki zordur onlar için… Ama aynı ritmle atıyorsa iki kalp, belki de her şey mümkündür.

Not: Alınacaklar listesinde.

Selvi Atıcı – Kayıp Şehir Serisi 3 – Gitme



Serisi: Kayıp Şehir Serisi 3

Basım Tarihi: Şubat, 2016

Yayınevi: Nemesis Kitap

Sayfa Sayısı: 496

Konusu:

Nefret ve aşk arasındaki mesafe ne kadardır?
Kilometrelerce mi?
Belki bir adım kadar yakındırlar birbirlerine?
Belki de aralarında zerre kadar dahi uzaklık yoktur. Üstelik birbirlerine dönüşmeleri öyle hızlı gerçekleşir ki, hiçbir kalp nasıl sevdiğinden bir anda nefret ettiğini, sonra onu yeniden nasıl sevdiğini anlayamaz.
Sırılsıklam âşık olan bir kadın…
Tek gecelik ilişkilerin adamı olan bir erkek…
Ve geçirilen tek geceden sonra birbirinden nefret eden
ya da belki tamamen âşık olan iki insan…
Gerçekte hissettikleri şeyin ne olduğunu keşfetmeleri ise hiç kolay değil…
Gitme, aşkın ve nefretin sınırlarında dolanmanıza neden olacak.

Not: Henüz almadım. Alışveriş yaparken bakarım diye kendime not alıyorum :)

Selvi Atıcı – Kayıp Şehir Serisi 2 – Pinokyo’nun Rüyası



Serisi: Kayıp Şehir Serisi 2

Basım Tarihi: Kasım, 2015

Yayınevi: Nemesis Kitap

Sayfa Sayısı: 464

Konusu:

Gecenin karanlığı üzerine en derin koyuluğuyla çöktüğünde Gazel, bir binanın en üst katındaydı. Ve o binadan canlı çıkması imkânsızdı. Hayatta tek bir kez bile olsa, geleceğiyle ilgili bir kararı kendisi verebilmek istedi. Nasıl öleceğini seçebilmek istedi. Onu kovalayan adamlar çoktan o binaya girmiş ve merdivenleri çıkmaya başlamışlardı. Birazdan yakalanacaktı. Ve yine, birilerinin onun adına verdiği kararları uygulamak zorunda kalacaktı. Başkalarının elinde oyuncak olmaktansa, ölmeyi tercih etti. Ve kendini boşluğa bıraktı. Aynı gece, Ömer’in üzerine de kopkoyu bir karanlıkla çökmüştü. Bütün gün hastalarıyla ilgilenmiş ve ameliyattan ameliyata koşturmuştu. Trafikten kurtulmak için girdiği ara yolda ilerlerken aklından geçen karmakarışık düşünceler, büyük bir gürültü ve sarsıntıyla bölündü. Pat! Arabasının üzerine bir şey düşmüştü. İlk anda ne olduğunu anlayamadı ama birkaç saniye sonra ön camına doğru uzanan bir kadın eliyle karşı karşıya kaldı. O el Ömer’e, ‘beni tut’ diye yalvarıyor gibiydi. O eli tuttuğu anda, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ne Ömer için; ne de Gazel için…

Not: Aldım, okuma listemde.

Selvi Atıcı – Kayıp Şehir Serisi 1 – Kimliksiz



Serisi: Kayıp Şehir Serisi 1

Basım Tarihi: Haziran, 2016

Yayınevi: Nemesis Kitap 
(İlk baskısı Müptela Yayınları)

Sayfa Sayısı: 584

Konusu:

Karanlık sırlara ya da kirli bir geçmişe sahip insanların bile en çok ihtiyaç duyduğu şeydir sevmek… Kendi kurduğu krallığın içinde kimseye güvenmeden yaşamayı öğrenen Deryal Yiğit, çizdiği sınırlardan içeri başkalarını sokmayan bir adamdır. Tehlikeden korkmaktansa tehlikenin ta kendisi olmayı seçmiştir uzun zaman önce ve böyle bir hayatın içinde kimseye yer yoktur. Ancak bir gece, barından içeri giren Burcu’yla birlikte, kurallardan ördüğü duvara ilk darbenin indiğini fark eder. Burcu’nun kendisine doğru attığı her adımla, Deryal de ona yakınlaşır. Ve kısa bir süre sonra, kendine çizdiği o sınırların dışına çıktığını anlar. Burcu, Deryal’in, o güne kadar ihtiyaç duyduğunu bile bilmediği her şeydir. Karanlık dünyasına kabul ettiği tek ışıktır. Ancak onu yakıp kavuracak olan da yine o’dur.

Yorumum(Spoiler içerir)

Bu sabah artık pes ettim yarım bıraktım. Biraz ağır aksak okumalar yaşadım bu kitapta.

Öncelikle kitabı bir tavsiye üzerine aldım. Yorumlar güzel herkes diyalogların çok iyi olduğunu filan yazıyor, Deryal'in acılı çocukluğundan dem vuruyordu. Ben Deryal'in çocukluğunu Hakan Günday Az romanındaki karakterden esintiler buldum.

Kimliksiz'deki kadın karakter gizli polis. Ama sızdıktan sonra onun polisliğini pek göremiyoruz. Arkasında gizemli pek çok olay varken biz sonradan öğreniyoruz, aşk meşk peşine düşüyor. O kadar eğitim çöpe gidiyor ki romanlarda en kızdığım kısım budur. Eğitimli kadının kendini heba etmesi. (Piraye örneği geldi şimdi aklıma, onu da sevmem).

Yazar bu, onun yazma özgürlüğüne mi karışıyorum, hayır. Ama benim de okuyucu olarak seçme özgürlüğüm var. Bir kitapta yazarı rafa kaldıracak mıyım? Bir kitap daha okuyacağım ilerleyen zamanda. Ona göre karar vereceğim.

Erkek karaktere sözüm yok zaten baştan itibaren sorunluydu. Sonda da öyleydi. Kitap içinde kızın üstüne fazla düşme sahneleri beni hep sıktı.

Kadın karaktere not: O adamla ömür geçmez. Tez vakitte vazgeç. :)

Bu sözler kimseye değil kendime not alınmıştır.