2 Mayıs 2020 Cumartesi

Hüseyin Rahmi Gürpınar - Mürebbiye


Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Engin Kılıç

Basım Tarihi: Nisan, 2018

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Konusu: 

Matmazel Anjel, doğup büyüdüğü Paris’in kenar mahallelerindeki sefil hayatını geride bırakıp, zengin bir ailenin hanımı olmak konusunda kararlıdır. Anjel’in kaderi İstanbullu Dehri Efendi ailesinden birkaç masumun eğitim ve terbiyesinden sorumlu öğretmen olarak atanmasıyla değişir. Mürebbiyelik Anjel’e istediği kazancı sağlamayınca, evin en küçüğünden en büyüğüne bütün erkeklerini fethetmek için hazırladığı dehşetli programı derhal uygulamaya girişir. Anjel’in odasının bulunduğu koridorda gölgeler dans etmeye başlar. Ev ahalisi giderek birbirine düşer, sınırlar zorlanır ve finalde büyük bir sürpriz beklemektedir. Kendi döneminin Avrupalı romancılarını, filozoflarını yakından takip eden Hüseyin Rahmi, Mürebbiye'de geniş bir kültürel coğrafyaya referanslarla kurgusunun katmanlarını derinleştiriyor.


Yorumum:

Eski yorumlarımı tek hesapta toplama işine devam ediyorum. Diğer hesaptan arşive kaldırıyorum buraya taşıdıklarımı. Aslında bir gün instagram yorumlarım silinirse diye korkarak açtığım blog hesabım var ama uzun zamandır tembellik ediyorum yazmaya. (bu yorumu yazdıktan bir yıl sonra bloga ekliyorum şu an mesela)

Gelelim kitabımıza. Bir Murabiye var ki bu kitapta. Düşman başına. Matmazel Anjel için ne desem bilemiyorum. Fransa'dan gelmiş, bir şekilde konakta iş bulmuş. Ama gözü işte değil. Konakta kimler var fayda sağlayabileceği deftere yazıyor. Sonra onları teker teker ağına düşürüyor.
Konuyu fazla anlatmaya gerek yok. Okuyunca bu mürebbiye düşman başına  bile gelmesin dersiniz diyeyim anlayın.

Kitabın anlatımına gelince, başta dili ağır geldi. On-onbeş sayfa sonra alıştım. Fransız olduğundan Murabiye, sık sık Fransızca konuşmalar olsa da yazar aynı zamanda Türkçe'sini yazmış. Zor olmadı okumak onları. Kişileri fiziksel özellikler ve kişilik olarak betimlemeler öyle güzel anlatılmış ki insanın gözünde canlanıyor.

Tavsiye ederim. İlk iki bölüm gidince hızla ilerliyor. Yormadan okunuyor.

Yeni bir yorumda görüşmek üzere 🥰

Not: İnstagram hesabım Dendenin Yörünge'sinde yazmış olduğum yorumdur.

Hüseyin Rahmi Gürpınar - Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç


Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Ali Faruk Ersöz

Basım Tarihi: Nisan, 2018

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Konusu:

Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç Hüseyin Rahmi’nin pek çok romanında olduğu gibi ikili bir yapılanma sergiler: Bir yanda eski İstanbul mahalle hayatını yansıtan ve temelde mahallenin kadınları arasında geçen konuşmalardan oluşan renkli tablolar, diğer yanda yazarın öykülediği olay.

Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç güncelden nasıl ustaca yararlanılabileceğine dair renkli bir örnektir.

Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) Dönemini ve çevresini romanlarında yaşatıp, genç yaşlarından itibaren geniş halk kitlelerince sevilerek okunmuş Hüseyin Rahmi, edebiyatımızın benzeri az bulunur şahsiyetlerindendir. Kitaplarında İstanbul yaşamının özel inanışları, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, kadın erkek ilişkileri gibi konular halkın özgün konuşma biçimleri korunarak, çok defa gülünç, bazen hüzünlü olarak işlenir. Romanımıza “mahalli renk” ilk kez onunla girer. Yazarlık yaşamına 1883’te Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başlar. 1896’da İkdam gazetesinde roman ve öyküleri tefrika edilirken üne kavuşur. Döneminin en çok okunan yazarı olur. Tüm kazancı yazarlıktan gelir. Bu sayede Heybeliada’da şimdi müze olan köşkünü alır. 1908 Meşrutiyet’inden sonra Ahmet Rasim’le Boşboğaz adında bir mizah gazetesi çıkarır. İlk soruşturmaya böylelikle uğrar. Gazetesi kapanır. İkinci kez Ben Deli miyim? romanıyla mahkemelik olacak ve yine beraat edecektir. Çoğu roman olmak üzere öykü, tiyatro, makale ve eleştiri türünde altmışın üzerinde kitabı bulunmaktadır. Yazarın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.


Yorumum:

#okudumbitti

Okuyan Kadınlar Kulübü ile okumuştum zamanında.

Bu kitabın yazım yılının 1910 olduğunu düşünürsek Osmanlı'nın son döneminde kadının toplumdaki yeri ve aydın kesimin iki kültür arasında sıkışmasını da satır aralarında görüyorsunuz kitapta.
Öncelikle kitabın konusunu özetleyeyim kendimce. İrfan evladımız kadınlarla iletişim kuramadığı için kadın düşmanı olmuş, gazetenin birine bu konuda yazılar yazan aydın bir gençtir! Kızımız ki kim olduğunu bilmiyoruz bir süre ona mektuplar yazıp entelektüel sohbetler etmek isteyen bir okumuş kızdır. Konu Halley kuyruklu yıldızı. Dünyayı zehirleyecek mi çarpacak mı? İrfan fırsat bu fırsat bilgili ve sorumlu bir efendi olarak topluyor eve kadınları konferans veriyor. Amaç aslında alay edip korkutmak. Ve mektupların gelmesiyle İrfan'ın aslında kendisiyle bir şekilde ilk iletişim kuran kıza aşık olması -yüzünü görmese dahi- ile konu ilerliyor. Mektuplar özellikle hanım kızımızın yazdığı dönemin kadınlarına ışık tutuyor. O mektuplardan iki alıntı bırakıyorum size. Ben çok beğendim. Dili nispeten sade sayılabilir. Sadece ilk başlarda alışmak gerekti. On sayfa kadar.
"Zavallı Türk kadını için ev içinde bedenini hareket ettirmeye iki büyük vesile vardır. Ya ortalık süpürmek adına hasır süpürgeyi alıp iki kat olarak evin bütün mikroplu tozlarını yutmak... Yahut çamaşır adına leğen başında akşama kadar bütün ailenin kirlilerinin sıcak su içinde saldığı zehirli buharları teneffüs etmek... İşte bizim en büyük egzersizimiz sporumuz bundan ibarettir."

"Kadına şeriatın koyduğu cezaları aşmak derecesinde birçok emirlerde bulunuyorsunuz. Biçare her dediğinizi kabul ediyor. Her sözünüze eyvallah diyor. Şu şekilde yetiştirdiğiniz kadını şimdi ne hakla beğenmiyorsunuz?"

Özellikle meçhul kızımızın mektupları okumaya değer.

Not: instagram hesabım Dendenin Yörüngesi için yazdığım yorumdur.