13 Mayıs 2018 Pazar

Blog Muhasebesi Mimi


Not: Bu sefer ilk olarak not yazıyorum. Fotoğraf bana aittir ve Kırklareli İğneada yolunda dört yıl önce orman içinde karşılaşmıştım bu monitörle. Neden orada idi bilmiyorum ama artık yok onu biliyorum.


Öncelikle kimse beni mimlemedi. Ne kadar eski olsam da burada henüz çok yeniyim. 
Neden mi? 
Yazarım birazdan neden hem yeni hem eskiyim. 

Yazmak istedim kendi muhasebemi bende. 

Bu mimim çıkış adresi Blogcu Sultan. 
Teşekkürler kendisine.

İşte benimle ilgili çok gizli bilgiler.
Çoğunu ben bile hatırlamıyorum.

Blog alemine nasıl girdim?

Yıl 2004'ten sonra. Tam hatırlamıyorum doğal olarak. Neden 2004 diyorum. Çünkü o tarihte Tokat'ta görev yapıyoruz. Sonra ben blog yazmak istedim. Yabancı filmler seyrediyorum. Bakıyorum blog yazıyorlar. Hevesleniyorum. Evde bilgisayar var. İnternet var. O zaman ne duruyorum deyip (dememişimdir o şarkı henüz yoktu) araştırdım. Nedense blogcu ile başladım. Sanırım yerli malı yurdun malı zihniyeti. Ama çok memnun kalmamış olsam bir yılı doldurmadan blogspotu fark ettim. Ve geçiş yaptım. Adım o zamanlar Denden'in Yörüngesi. Her şey var içinde yemek, elişi, kitap, hayat. Kapattım orayı. Çünkü her fotoğrafı yazıyı çaldılar zaman içinde. Bende kökten çözüm buldum. Yazık ettim.

Hangi blog bana ilham oldu?

Sanırım yabancı filmler bana ilham oldu. Çünkü bu aleme girdiğimde kimseyi tanımıyordum.

Bloga yazdığım ilk yazımla son yazım arasında fark var mı?

Olmaz mı? O yüzden siliyorum onları :) Silmek en büyük hobim.

Yakın çevrendeki insanlar blogumu biliyor mu?

Blog yazıyor olmayı çok seviyorum. Hatta bir değil iki yerim var. Aynı adresin .com uzantısı. Burası yedekleme yerim. 


Sevdiğim bir işi de saklamıyorum. Ben unutsam eşim söylüyor. En büyük destekçim ama teknik anlamda yardım etmiyor kızsam da. O yüzden kırkından sonra Web Tasarımı ve Kodlama okumaya başladım. Daha kodlama derslerine geçmedik o yüzden sade blogum. Ayrıca vertigom var çok slaytlı yerler parlayıp patlayanlı (yanar dönerli) yazılar beni hasta ediyor. O yüzden sadeyim. 

Bu arada Denden'in Yörüngesi'nden sonra bir dolu isim denedim. Sade ve Sevimli, Küçük Not Defterim, Kendime Ait Bir Blog, vb. En son Instagram'da bir hashtag'den yola çıkarak bu adı kendime aldım.

Bu arada soruyu da unuttum :)

Blog yazmak yaşantıma ne kattı? Ya da çıkardı?

Çıkan bir şey yok hayatımda. Yeni yeni arkadaşlar, yeni bakış açıları kattı hayatıma. Ayrıca çevremde kitaplar hakkında konuşabileceğim çok kişi yok. İnanılmaz ama. Ben de içimi döküyorum instagram ve burada. Özellikle instagramda (@dendenak) ama. Bookstagram arkadaşlarla yüzyüze görüşmemiş olsak da çok ortak noktamız var. Hatta ben bookstagram değilim diye açtığım hesabımda bana yorum bile yaptırmaya başladılar. 

Şu anda bu mim yayını ile birlikte blogumda kaç yazı ve kaç sayfa görüntülenmem var? 

Burada 38.587 görüntüleme,
256 yayınlanmış,
82 taslak yazım 
77 google +
57 blogger takipçisi
Günlük giriş sayısı yaklaşık 150 - 200

110.828 görüntülenme
955 yayınlanmış yazı, 
taslak yok gibi 2 tanecik,
184 takipçi,
Günlük giriş yaklaşık 500 - 600 civarı. 

Hangi blogun muhasebesini öğrenmek istiyorsun?

Yayınlayan herkesi okumaya çalışıyorum. Sonuçta sizlerin çok desteğini alıyorum bloggerda. Tanımak isterim.

Nora Roberts – Eve Dallas (In Death) Serisi 5 – Büyülü Ölüm


İngilizce Adı: Ceremony in Death

Seri: Eve Dallas (In Death) Serisi 5

Basım Tarihi: Nisan, 2006

Yayınevi: Epsilon

Sayfa Sayısı: 327

Çeviri: Ayşegül Özkan

Konusu:

Teğmen Eve Dallas, bir meslektaşının ölümünü gizlilik içinde soruşturabilmek için profesyonelliğini, vefa duygusunun ve dostluklarının önünde tutmak zorunda kalmıştır.

Ancak bahçe kapısının önüne bir ceset bırakılınca, bu uyarının kişisel olduğuna inanır ve eşi Roarke ile birlikte, meslek hayatının en tehlikeli cinayetler zincirinin içinde bulur kendini. Attığı her adım, onu kendi doğrularını sorgulamaya ve kötülüğün en baştan çıkarıcı şekliyle yüzleşmeye itecektir.



Yorumum:

Nora Roberts’ın Eve Dallas serisinin tümünü tamamlayabilmiş biri olarak okumasam olmazdı diyerek başlıyorum.

Büyülü Ölüm serinin 5. Kitabı. Aslında 1997 yılında basılmış ama bize gelmesi 9 yıl sürerek 2006 yılında ilk baskısını yapmış ülkemizde. Bendeki ilk baskısı. Sanırım serinin devamının gelmeyeceğini düşünen sıkılmış biri Bizim Sahaf’a satmış. İnternet siteleri http://www.beyazdizi.com. Ben oradan aldım serinin 17 kitaptan 12’sini. Kalan beş kitaptan üçünü kolay buldum. En sona Ölümüne Sadakat ve Ölüm Tanığı kaldı ki son derece zor oldu uygun bir fiyata almak. Sonuç evet uğraştığıma değdi. Nora Roberts okumak her zaman bir zevktir. Sıkılmadan. Heyecanla.

Serinin bu kitabında iki tür cadıyla karşı karşıya geliyor teğmenimiz. İyiler ve kötüler. Ölen bir polis ve ardında bıraktığı sorular, polisin genç bir kız olan torununun da öldürülmesiyle doruğa tırmanıyor. Eve’e konuşmak için yaklaşan herkes Eve yakınlaştıkça cinayetlere kurban gidiyor ve iyice çıkmaza giriyor Eve.

Cadılar, şeytanlar, iblisler, sihir, büyü gerçekten var mı diye düşünürken zorla götürüldüğü kuaförde yavaş yavaş aralanmaya başlıyor Eve’in gözlerindeki sır maskesi. Yüz maskesi sayesinde

Sonuç yine son anda Roarke yetişir ve Eve kurtulur. Sonuçta kurtulacak tabi 47 kitabın 5. Sinde ölecek hali yok ya. Spoiler değildi yani 😇
Görüşmek üzere.

Julia Quinn - Smythe-Smith Quartet Serisi


Smythe-Smith Quartet Serisi




4) The Secrets of Sir Richard Kenworthy

Not: Serideki 4. kitap henüz Türkçe'ye çevrilmemiştir.

Not: Smythe-Smith Quartet'ini Bridgertons Serisi'nden hatırlayabilirsiniz. Toplantılarda korkunç müzikleriyle sahneye çıkan genç kızlar. Julia Quinn esprili anlatımıyla böyle şirin karakterlerinde kitabı olmalı demiş herhalde ve yazmış. Bize okumak düşüyor. 

Not: Kitaplar bende var. Tümünü okudum ve son kitabı bekliyorum. 

Julia Quinn - Smythe-Smith Quartet Serisi 3 - Dudaklarımda Şarkısın


İngilizce Adı: The Sum of All Kisses

Seri: Smythe-Smith Quartet Serisi 3

Basım Tarihi: Nisan, 2017

Yayınevi: Epsilon

Sayfa Sayısı: 344

Çeviri: Özlem Sakin

Konusu:

New York Times Çoksatan Yazarı Julia Quinn yeni romanıyla okuyucularını hem güldürecek hem de onların kalplerini sızlatacak.

Hugh bu kadının can sıkıcı şekilde ukala olduğunu düşünüyordu... Hugh Prentice hazırcevap kadınlara karşı asla sabırlı değildi ve eğer Leydi Sarah Pleinsworth utangaç ya da mahcup kelimelerinden haberdarsa bile onları çoktan lugatından çıkarmıştı.

Pervasız bir düello matematik dehası olan Hugh’u sakat bir bacağa mahkûm etmişti ve şimdi Sarah gibi bir kadınla evlenmeyi hayal etmesi şöyle dursun, ona kur bile yapamazdı.

Sarah bu adamın delinin teki olduğunu düşünüyordu… Hugh’un yaptığı düello neredeyse Sarah’ın tüm ailesini mahvedeceği için onu asla affedemezdi ama Sarah’ın asıl
tahammül edemediği onun kişiliğiydi. Ancak bu ikili bir haftayı yan yana geçirmek zorunda kaldıklarında, ilk izlenimlerin o kadar da güvenilir olmadığını keşfedeceklerdi.

Sonra ilk öpücük ikincisine, üçüncüsüne ve dördüncüsüne yol açarken, matematik dehası lord hesabını şaşıracak ve her zaman hazırcevap olan leydi belki de ilk defa
kendini nutku tutulmuş halde bulacaktı.


Yorumum:

Evetttt. Geldik Smythe-Smith Quartet Serisinin 3. kitabına. Bizde dördüncü kitap henüz çıkmadı. Ve merak edenler için seri bilgileri blogumda yer almaktadır.

Okuyanlar bilir, Julia Quinn kitapları romantik komedi tadında, duygusallık dozu çok iyi ayarlanmış, fazla uzatmış ya da çok kısa olmuş demeyeceğiniz tam kararında kitaplardır.

Bu kitabımızda aynen öyle. Ünlü quartetimizin o müthiş performansını hiç dinlememiş Hugh Prentice (ki kendisi ikinci kitabın kahramanı Daniel ile düelloda sakatlanmıştı) ve quartetten kaçmaya çalışan Sarah (piyanoda olan kuzen) başrollerde. 

Sarah Hugh'den nefret etmektedir çünkü düello onun fikridir ve onların düello yaptıkları sezon balolara gidememiştir Sarah. Ve o sezon çok verimli geçmiş 14 çift (bu bir rekor) evlenmiştir. Sarah evlenememesinden sorumlu tutmaktadır Hugh'u.

Ve ilk kitabın iki kahramanı ve ikinci kitabın iki kahramanı bu kitapta 3 hafta arayla evleniyor. Bakınki bu lordlar ve leydiler ilk düğünden ikinci düğüne konvoy halinde gidiyorlar. Yol uzun ve eğlenceli (sanırım). 

Yine historical romance olarak önerebileceğim, eğlenceli ve romantik bir kitap diyerek bitiriyorum.

Julia Quinn - Smythe-Smith Quartet Serisi 2 - Beni Öptüğün Gece


İngilizce Adı: A Night Like This

Seri: Smythe-Smith Quartet Serisi 2

Basım Tarihi: Ağustos, 2015

Yayınevi: Epsilon

Sayfa Sayısı: 368

Çeviri: Zeynep Okan

Konusu:

"Aşk böyle bir şey miydi? Başkasının acısı kendi acından daha mı çok yakardı canını?"

Anne Wynter belki de olduğunu söylediği kişi değildir… Ama yine de soylu bir ailedeki üç genç hanımın mürebbiyesidir ve işini çok iyi yapmaktadır. Mesleğinin cilvesi gereği bir gece kendini geleneksel Smythe-Smith müzikalinde piyano başında,
daha sonra enstrümanlarla dolu bir odada saklanırken, ardından da Lord Winstead'in yüzündeki yaralara eğilip bakarken bulur.

Lord Winstead, uzun süredir erkeklerden uzak durmayı başaran Anne'i yıllar sonra gerçekten etkileyen ilk erkektir. Duygular işin içine girdiğinde genç kadın için zor günler başlar ve bir mürebbiye olarak, soylu bir erkekle birlikte olamayacağını kendine hatırlatması giderek imkânsız hale gelir…

Daniel Smythe-Smith ölümcül bir tehlikeyle yüz yüze olabilir… Ama yine de bu durum onu âşık olmaktan alıkoyamaz. Ailesinin geleneksel müzikalinde piyano başındaki gizemli kadını gördüğü ilk an, sanki zaman durur ve genç adam, ne olursa olsun, Anne'in peşine düşmeye yemin eder. Fakat Daniel'ın, onu öldürmeye ant içmiş bir düşmanı vardır. Ve düşman, Anne'in hayatını bir kez tehlikeye attığında Daniel'ı durduracak hiçbir şey yoktur…


Yorumum:

Julia Quinn Smythe-Smith Quartet Serisi 2. kitabı okuyup bitirmiş bulunuyorum. 

Serinin ilk kitabı Cennet Gibi'yi okuyup hem sevmiş hem kahramanız Marcus'un Honoria'nın elinden çektiklerine ah vah etmiştim. Yani ellerine bıçağı aldılar annesiyle adamın bacağını parça pinçik ettiler. 

Bu kitabımızda Honoria'nın düelloda arkadaşını ağır yaralayıp Avrupa'ya kaçan ağabeyi Daniel ile quartette yer almamak için hasta numarası yapan Sara'nın yerine son anda geçirilen mürebbiye Anne'in hikayesi. Aslında daha çok Anne'in.

Çünkü gerçekten acıklı bir hikaye. 16 yaşında kandırılıp masumiyeti elinden alınan bu kızımızı ailesi reddediyor ve bir adada yaşlı bir kadına yıllarca refakat ediyor. O ölünce bu sefer mürebbiye olarak iş bulup çalışıyor ama geçmişi bir türlü peşini bırakmıyor. O dönemde kadınlar için fazla bir iş olanağı yok. Gidecek yer yok. En çok içime dokunan zengin evlerde çalışıyor ama tüm varlığı iki elbise bir manto ve yırtık eldivenleri. 

Historical romance türünde güzel bir kitaptı. 

Julia Quinn - Smythe-Smith Quartet Serisi 1 - Cennet Gibi


İngilizce Adı: Just Like Heaven

Seri: Smythe-Smith Quartet Serisi 1

Basım Tarihi: Nisan, 2014

Yayınevi: Epsilon

Sayfa Sayısı: 368

Çeviri: Nil Bosna

Konusu:

Bazen yalnızca arkadaş olmak yetmez, âşık da olursun.

Honoria Smythe-Smith:

A) Berbat keman çalıyor
B) Çocukken ona takılan 'Böcek' isminden dolayı hâlâ kırgın
C) Ağabeyinin en iyi arkadaşına KESİNLİKLE âşık değil
D) Hepsi

Marcus Holroyd:

A) Chatteris Kontu
B) Üzücü şekilde ayağını burkmaya eğilimli
C) En iyi arkadaşının kız kardeşine KESİNLİKLE âşık değil
D) Hepsi

İkisi beraber:
A) Bolca çikolatalı pasta yiyorlar
B) Korkunç bir hastalığı ve dünyanın en kötü müzik gösterisini atlatıyorlar
C) Çaresizce birbirlerine âşık oluyorlar
D) Hepsi

Bu bir JULIA QUINN kitabı, bu yüzden cevapları biliyorsunuz değil mi?


Yorumum:


Ekim ayında @okuyan_kadinlar_kulubu ile #heraybiryayınevi etkinliğimizde @epsilonyayinevi okuduk. Ben Julia Quinn'den Smyhte-Smith Quartet Serisini seçtim okumak için. Serinin ilk kitabını daha önce okumuş ve diğer iki kitabı almış ama okumaya fırsat bulamamıştım. 

Seri sıralaması şu şekilde:
1. Cennet Gibi
2. Beni Öptüğün Gece
3. Dudaklarımda Şarkısın
4. Henüz çevirilmedi.

Okumaya serinin ilk kitabı Cennet Gibi'yle başladım. Daha önce okudum ama Julia Quinn sonuçta. Eğlenceli ve romantik. Yeniden okumaktan kesinlikle zarar gelmez diyerek. 
Kahramanlarımız çok tatlıydı. Hanım kızımız Honoria ve kont oğlumuz Marcus. Marcus Honoria'nın abisinin çocukluktan itibaren okul arkadaşı. Ve babasıyla arası pek iyi olmadığı için tatilleri onların evinde geçirmiş yıllarca. Yani bir nevi aileden sayılıyor. Ve Daniel yani Honoria'nın abisi yurt dışına kaçarken (buda ayrı bir hikaye) Marcus'a emanet etmiş kızımızı. 
Marcus sezonlar boyunca kızımızın taliplerini çaktırmadan kaçırmış. Kimselere yar etmemiş Honoria'yı. Kızımız kara kara bana kimse evlilik teklifi etmiyor diye düşünürken bir plan yapar. Kendi ayağını burkmuş gibi göstermek için bir çukur kazar ki muhtemel bir talibi onu öyle bulsun ve kurtarsın. Çukura kim takılır tahmin edin. Marcus. 😄 ve bileği burkulur. İki saat yağmurda mahsur kalır ve... ay kitabı anlatacağım resmen. Neyseki burası sadece başı. Honoria Marcus'un başına neler getirdi neler sormayın çok fena spoiler vereceğim çünkü bu durumda. Kitabın bonusu Bridgertonlar ve en sevdiğim Lady Danbury. Seri adını Bridgertonların her sene gittiği ve korkunç müzik yapan Smythe-Smith'lerden alıyorki kızımız o gösteride sahne alanlardan biri. 
Historical romance seviyorsanız ve hala Julia Quinn okumadıysanız mutlaka okuyun. Bu tür kitapları merak ediyorsanız bu yazardan başlayabilirsiniz.

🐯Fotoğrafımı @cevizin_kitaplari nın #doğayadoğrukitap etkinliği için hazırladım.

Not: Yorum instagram hesabımdan aktarılmıştır.