12 Ocak 2020 Pazar

Ayşegül Çiçekoğlu – Kendi Düşen Ağlamaz


Seri: Yok

Basım Tarihi: Ocak, 2017

Sayfa Sayısı: 360

Yayınevi: Müptela

Konusu:

Şımarık ve güzel prenses Alize ile görgü kurallarından habersiz, kaba saba ama bir o kadar yakışıklı tamirci Serkan’ın aşkına şahit olmaya hazır mısınız?

“Alize yarı açık penceresinden arabasını tamir eden adama bakıyordu. Bu adam tamirciden çok motosiklet kullanan yakışıklı züppelere benziyordu. Kirli atletinin içinde bile kendisini gösteren kasları dikkat çekiciydi. Dağınık siyah saçları, hafif sakallı kemikli yüzü ve bu yüze çok yakışan kemerli burnuyla değme mankene taş çıkartacak kadar yakışıklıydı. En güzel yeri ise kesinlikle mavi gözleriydi.”

Alize’nin boğaz kıyısındaki yalısından İstanbul’un arka sokaklarında yer alan döküntü bir gecekonduya taşınmasının nedeni aşk mı yoksa intikam mı? Ünlü işadamı Nurettin Hıfzızade kızının şirket arabalarını tamir eden adamla evlendiğini öğrenince delirecek mi yoksa görmezden mi gelecek? Mahallenin dilberi Asuman bir zamanlar yüz vermediği Serkan’ın peşine tekrar düşecek mi yoksa uzaktan izlemekle mi yetinecek? Susmayı bilmeyen kaynana Şaziye yalıdan gelen gelinini kabullenecek mi yoksa canından mı bezdirecek?

‘Kendi Düşen Ağlamaz’ sıradışı bir intikam hikayesini tutkulu bir aşkla harmanlayan çarpıcı bir roman.

Ayşegül Çiçekoğlu – İntikam


Seri: Yok

Basım Tarihi: Aralık, 2017

Sayfa Sayısı: 536

Yayınevi: Müptela (ilk olarak Olimpos’tan)

Konusu:

İçinde intikamdan başka bir duygu yeşermeyen, yirmi iki yıl boyunca acısını intikamla sarmış, alacağı intikamın hayaliyle büyümüş, yüzü ve ruhu yaralı bir adam ve intikamın ateş hattında kaldığından habersiz, o yaralı ruha âşık genç bir kız…

Ege ile Aslı…

Ege, ailesinin intikamını almak için son adımı atıp Amerika’dan İstanbul’a geldiğinde, tek amacı hayatını ondan alan baba ve kıza, ona ve ailesine yaşattıklarının bedelini ödetmekti. Hesaba katmadığı şey ise aşkın her zaman o kusursuz sanılan planları alt üst edebileceğiydi.

Yirmi iki yıldır hastalıklı bir hücre gibi tüm benliğini saran, bu uğurda dev bir kasırga gibi önüne gelen her şeyi yıkıp geçen intikam duygusu, aşkın ve sevginin gücüyle eriyebilecek miydi?

Ailesinin ölümüne neden olanları affedebilecek miydi Ege?

Yaralı bir ruhun intikamı mı, yoksa tertemiz bir aşkın kudreti mi daha üstün gelecekti?

“Gitme Aslı, beni bırakma sevgilim, sensiz yaşamak istemiyorum.”

Hâlâ mutfağın ortasında ona sarılmış vaziyette duruyordum. Aşağılık bir adamdım, kendimi düşündüğüm için değer verdiğim bu kadına gözümü kırpmadan yalan söylemiştim. Sonra onu öpmeye başladım, hemen karşılık verdi, beni seviyordu. Şimdi ona yaptığım itiraftan dolayı beni bırakmayacağını biliyordum.

İntikam; içinde intikamdan başka bir duyguya yer olmayan bir kalbin,

Aşk ve sevgiyle yeniden var olma hikâyesidir.

Ayşegül Çiçekoğlu – Gözyaşlarımız


Seri: Yok

Basım Tarihi: Eylül, 2018

Sayfa Sayısı: 456

Yayınevi: Müptela

Konusu:

“Zaman herkese göre farklı geçer. Kimilerine günler hiç geçmez hele ki kavuşmak istediğin biri varsa ya da olmasını beklediğin bir olay… O zaman sanki yerinde çakılı kalır. Benim için de öyleydi. Kavuşmak istediğim iki kişi vardı hayatımda: Biri benim yüzümden toprağın altında yatıyordu. Ona kavuşmam için ölmem gerekiyordu. Diğeri de her gece hasretiyle küçücük giysilerine sarıldığım oğlum Haluk’tu. Onun için hayatta kalmam gerekiyordu. Bense Araf’ta kalmıştım. Ne ölebiliyordum ne de yaşayabiliyordum. Sonsuz bir döngünün ortasında ve zamanın durağanlığında asılı kalmış gibiydim. Gündüzleri güçlü kadını oynarken geceleri bir zavallıydım. Geçmek bilmeyen günleri bir pranga gibi peşimde sürüklüyordum.”

Yakasını bir türlü bırakmayan geçmişiyle baş etmeye ve kendini bulmaya çalışan ünlü bir yazar; Öykü.

Geçmişin derinliklerinden çıkıp gelerek, yaşananların aslında öyle olmadığını anlatan bir büyükanne; Piraye.

Piraye Hanım’ın son nefesinde kendine verdirdiği sözü tutmaya çalışan genç ve başarılı bir avukat; Doruk.

Acılarla geçmiş bir ömrün ve hiç kimselere anlatılmayan sırların günün birinde ortaya çıkmasıyla birleşen hayatlar… Nefret edilen yerde gerçek aşkı bulmanın, küllerinden yeniden doğmanın hikâyesi…

Belki de kalbimizdeki ağlamayı durdurabilecek tek şey gözyaşlarımızdır.

Ayşegül Çiçekoğlu – Bırakma Ellerimi


Seri: Yok 

Basım Tarihi: Ağustos, 2017

Sayfa Sayısı: 528

Yayınevi: Müptela (ilk baskı Olimpos)

Konusu:

“Koltukta oturmuş, biraz önce sevdiğim adamın söylediği kelimeleri doğru anlayıp anlamadığımı düşünüyordum. Karşımda gözünü kırpmadan bana bakıyordu. O gözlerde hiçbir duygu yakalayamadım. Biraz acıma vardı belki ama sevgi hiç yoktu. Bu bir rüya olmalıydı. Evet, biraz sonra uyanacak ve oh çok şükür rüyaymış diyecektim. Çünkü bu, rüyadan başka bir şey olamazdı. Böyle şeyler ancak rüyalarımızda başımıza gelebilirdi. Gerçek hayatta bunun olması mümkün değildi. Üstelik biz daha yeni evliydik. İki yıllık evlilik yeni sayılırdı, değil mi?”

Romanlarda okudukları mutlu sonlara, kendi hikâyesinde yer olmadığını anladıklarında henüz iki yıllık evliydi Toprak ile Elif; Toprak şimdiyse, gitmek istiyordu. Elif’i ardında bırakıp giderken gerçekten mutlu olabilecek miydi, bilmiyordu. Bildiği tek şey, artık Elif ile de mutlu olamadığıydı.

Elif, birlikte büyüdüğü ilk aşkı ile evlenip mutluluğu yakaladığına inanarak yanılmış mıydı? Toprak’ın gitmesiyle ailesini, işini, arkadaşlarını bırakarak hiç bilmediği başka bir şehirde onu unutmaya çalışacaktı. Bırakılan elleri bir başkası tarafından tutulduğunda gerçek aşkı bulacak, hayatına giren yeni Toprak ile ilkinin acılarını silebilecek miydi? Yoksa ilki gibi, o da bir yanılgı mı olacaktı?

Ayşegül Çiçekoğlu – Benim Hayatım


Seri: Yok 

Basım Tarihi: Kasım, 2017

Sayfa Sayısı: 584

Yayınevi: Müptela

Konusu:

Geçmişi, nedenini hatırlayamadığı bir kimsesizlikle şekillenen Ömer, yıllarca uzaklaştırıldığı eve çağırıldığında kendini nikâh masasında bulur. Ama genç adamın ne burada kalmaya ne de çocuk yaştaki karısıyla evliliğe devam etmeye niyeti vardır.

Balım, annesinin ölümünden sonra kendini zorla, hiç tanımadığı bir adamla evlendirilirken bulur. Genç kız, bundan sonra onu kolay bir hayatın beklemediğini biliyordur. Tıpkı onu bu konakta, daha bir günlük evliyken bırakıp giden kocasını kolay kolay affetmeyeceğini bildiği gibi.

Hiç beklemedikleri anda yolları kesişen bu iki yabancı, birbirlerinin hayatına mucizeleri konuk edeceklerinden habersiz, hayatın onlar için planladıklarını yaşayacaklardır. Ömer ve ailesi, Balım’ın hayatlarına dâhil olmasıyla geçmişleriyle yüzleşip yeniden aile olmaya çalışırken, Balım da onlarla bir aile olmayı öğrenecek.

Benim Hayatım, yaşanmamış yılların sevgiyle telafisinin hikâyesi.

“Ömer kapıda dikilen kıza öylece bakakalmıştı, ilk başta onu tanımamıştı bile ama sonra onun Balım olduğunu anladı. Bunun için kızın gözlerine bakması yetmişti. O bal rengi gözler aklından hiç çıkmamıştı. Ama bu kız nasıl o olabilirdi? Yolda görse tanımazdı. Kendine güvenen o duruşu ne zaman kazanmıştı? Üstelik ne zaman bu kadar güzelleşmişti?”

Ayşegül Çiçekoğlu – Affet


Seri: Yok

Basım Tarihi: Eylül, 2016

Sayfa Sayısı: 440

Yayınevi: Müptela

Konusu:

Hiç beklemediğiniz anda önünüzde açılıveren bir kapı, aşkın hayatınız boyunca kaçtığınız acılar ve sevinçlerle döşeli yollarında sizi yürümeye zorlayabilir. O gün geldiğinde yaşayacaklarınıza hazır mısınız?

“Emir, kapının açılma sesine doğru döndüğünde odadan vuran ışığın önünde dikilen Melek’i gördü. Omuzlarına dökülen kırmızı saçları arkadan vuran ışığın altında ateş gibi parlıyordu. Hiçbir şey söylemeden öylece bakakaldı bir süre. Sonunda sadece ‘Uyanmışsın,’ diyebildi. Sanki uyandığını anlamamış gibi…”

Yakışıklı ve huysuz iş adamı Emir Zorlu’nun adı kadar masum asistanı Melek’le aşkın sınırlarını zorlayan hikayesi. Annesi tarafından terk edildiği günden beri kalbini sevgiye kapatan bu huysuz adam, beklemediği anda önüne çıkan bu deli aşkı kabul edip güzeller güzeli Melek’in sakin sularında durulacak mı? Yoksa aşkı görmezden gelip sevdiği kadını bir kenara atarak, önüne geleni ezip geçtiği bir imparatorluk mu kuracak? Affet, çocuk yaşta annesi tarafından terk edilerek dünyaya kalbini kapatan bir adamın beklemediği bir anda önüne çıkan masum bir melek sayesinde sevmeyi ve affetmeyi öğrenişinin hikayesi.

“Affet, güzel bir üslup ve hoş bir bakış açısıyla kağıda dökülmüş tutkulu bir aşk hikayesi. Masumiyeti ve zalimliği bir araya getiren satırları sizi öyle bir etkisi altına alıyor ki kitabın son sayfasına nasıl geldiğinizi anlamıyorsunuz ve bittiğinde kendinize şu soruyu soruyorsunuz: Ben olsam affeder miydim? Evet, affederdim.”
-Rita Hunter, Güz Fırtınası ve Ateş Serisi’nin çoksatan yazarı