22 Ağustos 2021 Pazar

Nedret Kılıç - Şedaraban


Seri: Kornelyus'un Ezgisi Üçlemesi2

Basım Tarihi: 2021

Yayınevi: Nemesis

Sayfa Sayısı: 329

Konusu:

Şedaraban
insanın boşluğuna gelip onu sarsan
çünkü tam da o boşluğu anlatan
kurgusu ve içeriği ile ustalıkla yazılmış
çok etkileyici bir roman.
Bir ölüm kalım meselesi hakkında,
bir ölüm kalım meselesi gibi kaleme alınmış olan.
Şedaraban bir mektup aslında
verdiği ilk haberle gözleri açan:
Her hayatın bir kör noktası var.
Ve insana çarpacak her şey orada yaşar.

Hakan Günday

İmkânsız bir aşk, uluslararası suç örgütleri, istihbarat teşkilatları, yakın dönem siyasi tarihimizden yansımalar ve hepsini birbirine bağlayan Tanburi Cemil Bey’in Şedaraban Saz Semaisi…

Şedaraban, Nedret Kılıç’ın farklı edebi türleri iç içe kullanarak ulaştığı bir kalem zirvesini temsil ediyor. Yazar, dinmeyen aksiyonun gölgesinde zaman ve mekân algılarını zorlayan bir kalem ustalığıyla okuru şaşırtıcı bir kurguya davet ediyor.

Kahramanlarının gizli ve karanlık hayatlarını kâğıda dökerken okura ürpertici ve bütünlüklü bir eser sunan yazar, ince ince kurgulanmış metnini söylemek kadar susmakla da tamamlıyor. Şedaraban, harcındaki musikiden güç alan taptaze bir dil vaat ediyor.

Şedaraban, dinamik vaka örgüsü kadar modern anlatı tekniklerinden yararlanan üslubuyla da daima hatırlanacak bir roman; usta işi bir edebiyat şöleni…


Yorumum:

Yine bir yoruma nereden başlasam, nasıl anlatsam, nerede bitirsem bilemiyorum diyerek başlıyorum (çünkü konuya çok girmeden hislerimi yazmak istiyorum). Bundan önce yine Nedret Kılıç'ın kaleminden Kornelyus'un Ezgisi'nde böyle bir giriş yapmış, kitabın bendeki etkilerini anlatmaya çalışmıştım.

Kısa zaman aralığıyla okuduğum iki roman ve hangisi beni daha çok etkiledi bilemiyorum. Öncelikle Şedaraban, Kornelyus'un Ezgisi'nin devam kitabı değil. Ortak karakterler barındıran, o zamanlar orada bunlar yaşanırken, başka bir şehirde ya da biraz ötede, hikayenin farklı bir köşesinde bunlar oldu diyor bize (o yüzden okuma yolculuğunuza başlarken ufak notlar almakta fayda var, ben yaptım mı, hayır, nedense hafızama gereksizce güveniyorum).

Ve tabi Şedaraban bizi, yeni yeni karakterlerle tanıştırıyor, kaynaştırıyor. Mesela Anton, mesela Lindsey. Anton Lindsey'i görüyor ve Lindsey tarafından görülmek, sevilmek istiyor. Ona kendini gösterebilmek, sevdirebilmek adına yazmaya başlıyor. Tek Başına ve Balkonlar diye iki ayrı deftere yazılar yazıyor ve anlatıyor kendini ve hayatında yer alanları.

Kurgu muhteşem, tekrara düşmüyor, okuyucunun zihnini hep uyanık tutuyor, çalıştırıyor. Karakterler rastgele değil, hepsinin incelikli bir rolü var kurgu içinde. Kullanılan dil son derece güzel, akıcı.

Kornelyus'un Ezgisi ve Şedaraban 2021 yılında okuduğum en iyi kitaplardan. Bana sorsanız farklı, çarpıcı, son sayfayı kapattıktan sonra sarsılmış hissedeceğim bir kitap derseniz ikisini gözüm kapalı önerebilirim (o son sayfa var ya beni bir balyoz yemişçesine sarstı, ama sakın bir göz atayım yapmayın, ben mesela aile ağacını inceledim kitabın ortasındayken dayanamadım, o bile spoiler oldu, bile bile yaptım o ayrı😬).

Ve kitapta en sevdiğim karakterlerden biri Nora. Bunu buraya not düşmezsem üzülürüm.

Anlatmak istediğim çok şey var, ama dudaklarım 🤐 Çünkü bu kitapla okuma yolculuğu seçecek okurlar her detayı kendi fark etmeli🙃 (her zaman söylerim, yine yineliyorum).

Üçüncü kitabı sabırsızlıkla bekleyecek bir "ben" bırakıyorum buraya. @nemesiskitap çok bekletme okurlarını♥️

Nedret Kılıç - Kornelyus'un Ezgisi


Seri: Kornelyus'un Ezgisi Üçlemesi 1

Basım Tarihi: 2020

Yayınevi: Nemesis

Sayfa Sayısı: 456

Konusu:

Kâsemden şarap kadar yaşam dökülür akıl edip dinleyene. Ait değil uçuşanlar kafasını gömene. İşte bahar: Kargalar, serçeler, ışıldayan yıldızlar. Siyah atlar, nal sesleri, çığlıklar! Toz, toprak, ter içinde afyon çizen kadınlar. Bir çay! İçinde ufak taşlar, üstünden aşan çocuklar. Çıkılacak ağaçlar, söylenecek türküler, dinlenecek masallar. Bir dost yârenliğinde, bir veli huzurunda, bir kâtip kaleminde geçip giden on yıllar. Kâbuslar, tatlı rüyalar, umutlar. Ses ve sessizlik içinde beyaz duvarlar. Kırık bir kalem, bozuk mısralar, uydurulmuş yaşamlar... Sonra bir gün her şey durdu. Çıt çıkmıyordu. Sorularım vardı ama yanıtsızdım sessizlikte.

Gözlerim miydi gören, parmaklarım mıydı yazan?

Peki kimdi konuşan, neydi söyleten? "Ben neyim, ben?"

Yağmıştı gökyüzü yüzüme; "Bir ‘Şey' sonsuzsa o ‘Şey' dışında bir ‘Şey' olma ihtimalin yok. Ben senim, ben!"

En ilkel inançlarla en basit arzular, insan zihninin varabileceği en aşkın, en ileri sezgileri ve en yüce kavramları içinde barındırır. Kornelyus'un Ezgisi'nin yüz yetmiş yıla yayılan, yedi ayrı ülkede geçen ve on iki ana hikâyeden oluşan örgüsünde bu zıtlık fazlasıyla kullanılıyor.

Kornelyus bilinmezi korkusuzca sorgularken, varlığın ve hiçliğin, zihnin ve inancın sınırlarında dolaşıyor. Zerdüştîlikten İran'daki Türk varlığına ve Türkiye'deki azınlıklar meselesine, derin devletten uyuşturucu kaçakçılığına, saykodeliklerle hakikatin eşiğindeki gezinişlerden aşkın saf hâline ve en sert BDSM, fetişizm tecrübelerine kadar uzanan bu ezgi, şair filozof Vyasa'nın binlerce yıl önce söylediği "Tanrı'nın Ezgisi" isimli eserine nazire yaparcasına insanlığın evrensel diye addettiği tüm kabul edişlere cesur bir meydan okuyuş niteliğinde.


Yorumum:

Nasıl anlatsam, nereden başlasam nerede son versem bilemiyorum. Yazarın son derece kapsamlı bilgi birikimini ilmek ilmek işleyerek bize aktardığını söyleyebilirim. Ve bu aktarım sırasında klasik bir anlatım üslubu yerine bazen düzyazı, bazen şiirsel bir tarzda fakat kendi içinde bir temposu olan bir yazı dilini kullanmış olduğunu. Ve bu tempoyu yakaladığınızda sizin için eşsiz olabilecek bir okuma deneyimine çıkacak olduğunuzu söyleyebilirim.

Geçmiş, bugün ve gelecekte bir ileri bir geri gidip geliyorsunuz okurken ve bu zaman dilimleri içinde farklı yerlerde (İran, Türkiye, Sicilya, Rusya, ABD, Hindistan), farklı kişilerle tanışıyorsunuz. Hepsi farklı bir kurgu içinde sanki. Nedir bağlantı, nerede ortak payda derken bir puzzle ın farklı parçalarıymış gibi duran konular (bu tabiri Nuray @kahve_kokan_kitaplar dan aldım, beraber tartışarak okuduk kitabı çünkü), kitabın sonuna doğru bir bütün olmaya ve büyük resmi bize göstermeye başladı. Sayfalar akarken farklı zaman ve insanların ustaca birbirine bağlanıyor olması bizi hayran bıraktı.

Konudan bahsetmediğimi biliyorum bu yorumda. Çünkü bu okuma yolculuğunu seçecek olan okurların, her bir parçanın yerini kendi bulup, kendi yerine oturtması bu yolculuğu eşsiz kılan unsurlardan biri (yine puzzle benzetmesinden yola çıktım bu cümlede🙃)

@kitap_sevdam tavsiyesi ile okuduğumuz bu kitap, bence bu yılın unutulması zor, en iyileri arasına girdi bile♥️

"Hepsi silinecek; ne varsa yok olacak. Tüm anıların; yaşamda değdiğin herkes, duyduğun her ses, dokunduğun her el, verdiğin her nefes. Geriye ne kalacak?"