3 Haziran 2020 Çarşamba

Ahmet Mithat Efendi - Şeytankaya Tılsımı

Günümüz Türkçesine Uyarlayan: İsmail Kayapınar

Basım Tarihi: Haziran, 2019

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Konusu:

Ahmet Mithat Efendi Şeytankaya Tılsımı’nda gizemli bir aşk hikâyesini anlatırken batıl inançları da sebep olduğu sonuçlardan hareketle ele alır. Olayın Güney İtalya’da geçmiş olması medeniyetin çağdaş merkezi olarak değerlendirilen Avrupa’ya yönelik mesnetsiz hayranlığa örtük bir eleştiriyi de arka plana yerleştirir. Bununla birlikte eserin başında bir notla ŞeytankayaTılsımı’nı Fransızca bir hikâyeden yararlanmak suretiyle kaleme aldığını belirten Ahmet Mithat Efendi’nin yabancı bir tür olan romanın gelişmesi ve yerleşmesi için çeviriye verdiği önem şaşırtıcı değildir. Ancak Tanzimat döneminde uyarlanan veya yeniden yazılan kimi eserlerin ve yazarlarının ismen anılmaması pek yadırganmaz. Ahmet Mithat Efendi de Şeytankaya Tılsımı’nı yazarken yararlandığı eserin ve yazarının adını belirtmek gereğini duymamıştır.


Yorumum:

Merhaba,

Bugünlerde hiç hiç keyfim yok. Okumayı hep terapi gibi görmüş olsam da bu durumda okumak bile içimdeki sıkıntıya çare olamıyor.

Televizyonla yıllardır aramız nahoş, Netflix'ten dizi seyrediyordum arada onu da yapmıyorum son günlerde.

Twitterdan haberlere bakıyorum. Zorunlu tatil sebebiyle kararsızlık içinde debeleniyorum. Ailemin yanına gitsem mi, gitmesem mi? Bu bir tatil değil, biliyorum ama bu günlerde ailemle olmak güç verecek diye düşünüyorum.

Nasılsın diye soran arkadaşlarıma yarım saat karmaşık şeyler anlatıyorum, eminim onlarında psikolojisini alt üst ediyorum.

Vee böyle bir zamana denk gelen kitap 57 sayfa bile olsa, ne doğru dürüst okuyabildim ne de düzgün bir yorum yazabildim.

Bir kere kapağı son derece iç karartıcı. Belki benim içim kadar. Dili akıcı ve yazarın okuduğum üçüncü kitabı olunca yazara karşı ilk okuma sorunları yaşamadım.

Aslında alttan verilen mesaj (verilmek istendi mi bilmiyorum ama ben aldım) her ülkenin batıl inançları vardır, para herkesin gözünü döndürebilir, kötü insanlara karşı dikkatli olun, o İtalyan soylusundan koca olmaz (gözü dışarıda), davul dengi dengine, yamyamlık hoş değil, çoban kıza bak aklını kullandı vakit kazandı, Sastıma'yı kitap boyunca Satsuma okudum😬 ve hep kıyafetini turuncu düşündüm 🤣 (uyarmıştım tee yıllar önce ben ciddi kalamıyorum, birden gülme geliveriyo diye🤣🤣🤣) 

ile Türk klasiklerini okuyoruz. Siz hala bizimle okumuyor musunuz😵

Görüşmek üzere 👋

Not: instagram hesabım Denden'in Yörüngesi'nde corona başlangıç günlerinde yazdığım yorumdur. (14 Mart'ta ve gitmedik şehir dışına, evdeyiz, haftada bir market için çıktım sadece dışarıya, biz içerideyken kıştan yaza döndük - her ne kadar şu an gök gürüldese de-)

Filibeli Ahmet Hilmi - A'mak-ı Hayal



Günümüz Türkçesine Uyarlayan:Mehmet Kanar

Basım Tarihi: Haziran, 2019

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Konusu: 

Türk edebiyatının ilk felsefi ve gerçeküstü romanı kabul edilen A’mâk-ı Hayal, Filibeli Ahmet Hilmi’nin felsefi ve tasavvufi görüşlerini içermektedir. Romanın kahramanı Raci, içindeki şüphe ejderhasını susturmak ve mutlak hakikate ulaşmak için mezarlıkta karşılaştığı Aynalı Baba’nın yardımıyla manevi seyahatlere çıkar. Raci bu seyahatlerinde hedefine ulaşmak için Buda’yla Hiçlik Zirvesi’ne, Yunan tanrılarının bulunduğu Olimpos Dağı’na, Hürmüz ile Ehrimen’in savaş meydanına, Simurg’un sırtında Merih gezegenine, Kaf Dağı’na ve daha birçok yere gider. Raci hakikatin peşinde nice âlemde, boyut ve mekânda dolaşırken biz okurlara Ahmet Hilmi’nin Doğu ve Batı felsefesi, tasavvuf, mitoloji, dinler tarihi üzerine kurduğu bu gerçeküstü romanı izlemek düşüyor -şaşkınlıkla, merakla ve zevkle…

Filibeli Ahmet Hilmi (Şehbenderzade, 1865-1914): Filibeli Ahmet Hilmi, Hacı Süleyman Bey ve Şevkiye Hanım’ın en büyük çocukları olarak Filibe’de (Bulgaristan) dünyaya geldi. Ailesi, Osmanlı’nın 93 Harbi yenilgisinden sonra, 1878 yılında yaşanan büyük göçle İstanbul’a yerleşince Filibe’de başladığı eğitim hayatına burada devam etti. Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’ni bitirip ilk olarak Posta ve Telgraf Nezareti’nde çalışmaya başladı. Sonra Duyun-ı Umumiye Nezareti’nde görev yaptı. Ardından Beyrut’a gönderildi. Beyrut’ta Jön Türklerle iletişim kurup oradan Mısır’a kaçtı. Mısır’da Çaylak adında bir mizah dergisi çıkardı. Bir süre sonra İstanbul’a döndü ve 1901 yılında Fizan’a (Libya) sürüldü. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a gelerek Darulfünun’da felsefe hocalığı yaptı. İkdam, Şehbal, Yeni Tasvir-i Efkâr, Sırat-ı Müstakim gibi gazete ve dergilerde siyasi, felsefi yazılar kaleme aldı. Kendisi ayrıca İttihad-ı İslam, Hikmet, Coşkun Kalender, Millet ile Muhasebe, Münakaşa, Kanat ve Nimet adlı gazeteleri çıkardı. İttihat ve Terakki Fırkası, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Siyonizm ve Masonluk eleştirileri nedeniyle gazeteleri sık sık kapatıldı ve sürgüne gönderildi. II. Meşrutiyet döneminin önemli fikir adamlarından biri olan Ahmet Hilmi tiyatro, roman ve şiirin yanı sıra siyaset, felsefe, tasavvuf ve tarih gibi alanlarda da yazılar ve eserler kaleme almıştır. 


Yorumum:

Merhaba,

On gün olmuş bu arada, su gibi akıp geçmiş. Ve bu süre içinde çok fazla okuyamadığım bir gerçek.
Ve en sonunda @okuyan_kadinlar_kulubu ile her ay okuduğumuz Türk klasiklerini bitirerek geri döndüm.

Bu ay Filibeli Ahmet Hilmi'den A'mak-ı Hayal'i okuduk. Okuyan herkes çok beğendi. Ben uzun bir aralıkta okuduğum için güzel bulsam da esere hakkını veremediğimi düşündürttü bana.

Genel hatlarıyla hayatı ve varlığını sorgulayan Raci bir gün mezarlığın yanından geçerken içeri girer ve Aynalı Baba ile tanışır. Bu tanışma ona başka dünyaların kapılarını açar. Her buluşmada farklı bir bedene giren Raci, her seyahatten farklı bir tecrübeyle döner.

Türk edebiyatının ilk felsefi ve gerçeküstü romanını okumak farklı bir okuma yolculuğuydu.
Görüşmek üzere💕

Not: instagram hesabım Denden'in Yörüngesi'nde paylaştığım yorumumdur.