Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Emrah Balcı
Basım Tarihi: Ağustos, 2018
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Felâtun ve Râkım yakın muhitlerde, biri alafranga özentisi bir babanın elinde, diğeri babası ölünce zor koşullarda, anne ve dadısının fedakârlıklarıyla büyümüş yirmili yaşlarda iki arkadaştır. Felâtun Bey şık giyinmenin, gezip tozmanın peşinde, Batı özentisi bir tiptir; Râkım Efendi ise çalışkan, kendini yetiştirmiş, Doğu ve Batı kültürlerini özümsemiş biridir. Ahmed Midhat Efendi birbirine bütünüyle zıt bu iki tipi çeşitli olaylar içinde, kimi zaman oldukça mizahi bir dille karşılaştırarak ideal bir tip yaratır. Yazarın yaşamöyküsüyle paralellikler de taşıyan roman, Batılılaşma eşiğindeki toplumun meselelerini bu yeni kültürü sindiremeyen alafranga züppe tipiyle ortaya koyar.
Ahmed Midhat Efendi (1844-1912) Tanzimat devrinin önde gelen yazarlarındandır. Gazetecilikle başladığı yazı hayatına hikâye ve roman yazarlığını da ekleyerek çeşitli alanlarda sayısı yüz elliyi bulan eser kaleme almıştır. Yazıyı halkı eğitmek için bir araç olarak gördüğünden ansiklopedik bilgilerle dolu eserlerinde okuyucuyla daima diyalog halindedir. Sofya’da Tuna gazetesinde önce yazar, daha sonra başyazar olarak gazeteciliğe adım atar. Midhat Paşa’yla gittiği Bağdat’ta ressam Osman Hamdi Bey, Muhammed Zühavi ve Şirazlı Bakır Can Muattar gibi isimlerin de bulunduğu oldukça geniş kültürlü bir çevreye girerek Batı ve Doğu kültürleri üzerine bilgisini derinleştirir. Tahtakale’deki evinde kendi matbaasını kurup kitaplarını yayımlamaya başlar. Bir yandan da yayımladığı Devir, Bedir, Dağarcık, Kırkambar gibi gazete ve dergilerle gazeteciliğe devam eder. Yazılarından dolayı Abdülaziz yönetimi Namık Kemallerle birlikte onu da sürgüne gönderir. Üç yıl süren Rodos sürgününde çocuklar için bir okul açarak ders vermeye başlar ve ilk romanlarını yazar. İstanbul’a döndüğünde çeşitli memuriyetlerde bulunur ve Türk basın tarihinin en uzun soluklu gazetelerinden Tercüman-ı Hakikat’i kurar. Hemen her konuda, üstelik yeni tekniklerle de yazan Ahmed Midhat’ın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikler Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.
Yorumum:
Kitabımız kıssadan hisse çıkarılabilecek türdendi. Yazar anlatımda sık sık bizimle konuşmuş, hatta arada kendi kendine bile konuşmuştur. Samimi ve mizahi bir anlatımın yanında, usta bir kalem olduğunu hissettirmiştir.
Kitaba konu olan iki karakter Felatun Bey ve Rakım Efendi gibi görünse ve Felatun bey ile başlasa da kitap, bir yerden sonra hep Rakım'ı okuyup, Felatun'u gelip geçerken görür oluyoruz. Zaten Rakım'ın hayatını da merak ediyoruz haliyle. (Yazar gibi bende buraya bir ara ses vereyim. Tamam Batılılaşma ve biri özenen biri eski usul davranan iki genç adam üzerinden ilerlese de konu, ben Rakım ile Canan, Rakım ile Josephino, Rakım ile Margaret ve Can meseleleri ne sonuca varacak pek merak ettim. Bir Türk klasiğinde burası mı dikkatini çekti derseniz, kitabın tümünü dikkatle okudum ama yazar öyle ser verip sır vermeyen şekilde yazmış ki, okuyucu olarak bizim bilmemiz gereken kısımları sonradan öğreniyoruz.) Sonuçta güzel bir Türk klasiğini daha okumuş olduk. Gelecek ay 9 numaralı klasikte görüşmek üzere.
Not: İnstagram hesabım Dendenin Yörüngesi için yazdığım yorumdur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder