15 Mayıs 2020 Cuma

Lidya Nasman - Gölgelerin Güncesi


#1kitap3kapak

Konusu:

Bütün olan bitenleri ve gelecekte olacakları değiştirebilecek gücün olsaydı ilk neyi değiştirirdin? Kendini mi yoksa başkalarını mı? Cevap verirken cesur ol! Başına gelenlerden sen mi sorumlusun yoksa başkaları mı? Kimseye göstermek istemediğin bir yüzün var biliyorum. Benim de var.

Carl Jung kendimize sakladığımız bu karanlığa ‘Gölge arketipi’ diyor. Kendi içimizdeki çatışmayı ve bastırılmış kişiliğimizi temsil eden, aydınlığa çıkmasını istemediğimiz, herkesten saklamak için çaba sarf ettiğimiz karanlık tarafımız… Gölgemizi baskılayıp görmezden geldikçe, içimizdeki karanlık o kadar yıkıcı ve tehlikeli bir hal alıyor. Kendimizi görmezden geldikçe bir yabancıya dönüşüyoruz ve bunun farkına bile varmıyoruz. 

Ne yazık ki hayal ettiğin ve olmak istediğin kişi değilsin. Ben de değilim. Hiçbirimiz değiliz. Şimdi tekrar soruyorum. Bütün olan biteni ve gelecekte olacakları değiştirebilecek gücün olsaydı ilk neyi değiştirirdin? Sen düşünürken ben cevap vereyim. Hiçbir şeyi. Çünkü henüz gölgemle yüzleşecek cesaretim yok. Önce hiç peşimi bırakmayan karanlığımın adını koymam lazım. Kim olduğumu, neden dünyada olduğumu bulmam lazım. Sen de cevap verirken acele etme. Çünkü gölgenin adını koymak için önce içindeki seni kabul edecek cesaretin olması gerekir.


Yorumum:

Merhaba,

İlk kitabı Aklı Üç Karış Havada'da kurguyu ve anlatım tarzını çok beğendiğim @lidyanasman ın ikinci kitabı Gölgelerin Güncesi'ni bitirdim.

Kitap 3 ayrı kapakla piyasaya sunulmuştu. Ben kapağımı seçerek almadım. Zaten kitapları almadan arka kapağı okumadığım için (bitirince okuyorum), kapaktakiler kimdir bilmiyordum. Kapakta yer alan kişilerin kim olduğunu okuma yolculuğum sırasında öğrendim. Ama söylemeyeceğim. Bence sizde arka kapak okumayın ve kitabınız bir sürpriz olarak okurken ilerlesin.

Kitabımız bir polisiye roman. Komiser Kaan Baylem, karısı Sıla ve kızı Mısra'ya son derece bağlı biridir. Hatta ikisini bir arada tutan faktördür. Karısı halk arasında medyum olarak adlandırılabilecek bir ritülel mentördür ve küçük yaşta istimara uğramış ve bir türlü bunu tam olarak atlatamamış biridir.
Kaan Baylem ve ekibi bir süredir seri cinayetlerle ilgilenmekte ama ne olaylar arasında bir benzerlik, ne de katil hakkında bir ipucu bulabilmektedirler. Seri olduklarını bilmelerinin nedeni aldıkları e-postalardır.

Araştırmalar ve tesadüfler onları sonuca ulaştırınca acaba ulaşılan aydınlık onları mutlu edecek midir? Ya okuyucuları... Ayrıca "katili biliyorum" cümlesinden sonra kitabı biraz kapatıp düşündüm. Katil kim acaba diye? Bulamadım.

Yine Lidya Nasman'ın bu kitabında da kurguyu çok beğendim. Anlatım son derece sürükleyici ve tek üzüldüğüm nokta aslında kitap tam doyurucu olsa da ritüeller konusunda daha uzun yazılabilirmiş. Çünkü ben bu konuları çok merak ediyorum (ki daha önce yazara sorduğum bir sorunun cevabını bu kitapta buldum)

Ayrıca dünya, insanlar, insanların doğaya zulmü vb konularda bugünlerde sosyal medyada ve ben seyretmiyorum ama belki televizyonlarda sıkça duyduğunuz bu dünyanın virüsü insandır, insan doğayı kendi haline bıraktığında dünya kendini onaracaktır cümlelerine rastlamak, severek takip ettiğim yazarı biraz daha sevmemi sağladı. Çoğu insanın korona sayesinde varmış olduğu bu bilince zaten sahip ve koronanın adı bile bilinmezken (belki üretildiği laboratuvardan henüz kaçmamışken) yazdığı bir kitaba bu cümleleri sığdırabilmiş👏🏻👏🏻 Biliyorum 2. kitap henüz yeni ama ben merakla 3. kitabı bekliyorum.

Görüşmek üzere💕

Not: instagram hesabım Denden'in Yörüngesi'nde paylaştığım yorumdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder