Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Hacer Er
Basım Tarihi: Şubat, 2019
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Konusu:
Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944)
Dönemini ve çevresini romanlarında yaşatıp, genç yaşlarından itibaren geniş halk kitlelerince sevilerek okunmuş Hüseyin Rahmi, edebiyatımızın benzeri az bulunur şahsiyetlerindendir. Kitaplarında İstanbul yaşamının özel inanışları, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, kadın erkek ilişkileri gibi konular halkın özgün konuşma biçimleri korunarak, çok defa gülünç, bazen hüzünlü olarak işlenir. Romanımıza “mahalli renk” ilk kez onunla girer. Yazarlık yaşamına 1883’te Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başlar. 1896’da İkdam gazetesinde roman ve öyküleri tefrika edilirken üne kavuşur. Döneminin en çok okunan yazarı olur. Tüm kazancı yazarlıktan gelir. Bu sayede Heybeliada’da şimdi müze olan köşkünü alır. 1908 Meşrutiyet’inden sonra Ahmet Rasim’le Boşboğaz adında bir mizah gazetesi çıkarır. İlk soruşturmaya böylelikle uğrar. Gazetesi kapanır. İkinci kez Ben Deli miyim? romanıyla mahkemelik olacak ve yine beraat edecektir. Çoğu roman olmak üzere öykü, tiyatro, makale ve eleştiri türünde altmışın üzerinde kitabı bulunmaktadır.
Bugün @okuyan_kadinlar_kulubu ile okuduğumuz, okurken birbirimizi korkuttuğumuz ve beraber güldüğümüz bir kitapla geldim.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan Gulyabani. Benim yayınevi tercihim günümüz Türkçesinden dolayı @isbankasikulturyayinlari oldu. Ama etkinliklerimize istediğiniz yayıneviyle katılabilirsiniz.
Kitabımıza gelince; Muhsine talihsiz bir evlilik yapmış kimsesiz bir kadındır ve işe ihtiyacı vardır. Annesinin bir arkadaşı ona sıkı ağızlı olması şartıyla bir konakta iş bulur. Ve dağlar aşarak kuş uçmaz kervan geçmez bir yere götürür. Ve Heidi'nin teyzesi misali Muhsine'yi orada bırakarak kaçar. Muhsine evin iki hizmetkar kadınından tekin olmayan ev hakkında uyarılar alarak, geceleri cinlerin, perilerin, tüylü ve gulyabanilerin cirit attığı konakta yaşamaya başlar.
Evin türlü cins sakiniyle karşılaştıkça "sana edecek bedduam kalmadı Ayşe kadın" diyerek annesinin arkadaşının sık sık kulaklarını çınlatır.
Fakat ne çare mecburen kilitli tutulduğu bu hayata uyum sağlamaya başlar ve periler bunu pek sever. Ah bununla kalsalar ya, kalmazlar efendim.
Neyse devamı kitapta diyor, tekerlemeleri çok beğendim diyorum. Hatta bir tanesini kendime uyarladım. "Benim adım dendenak... " okuyanlar devamını biliyor neyse. 😉
Türk klasikleri, özellikle Hüseyin Rahmi Gürpınar tavsiyemdir. Hiç sıkılmadan bir çırpıda okurken, o dönemin yaşantısına, düşünce tarzına bir kapı aralayacaksınız.
Görüşmek üzere 👻🤣
Günümüz Türkçesine çevirirken Kuyruklu Yıldız Altında Bir İdivaç kitabında aşırı derece iş bankası baskısında dip not vardı beni bir tık okurken yormuştu. Bu kitapta da öyle miydi acaba? Türk klasiklerini ben de toplamak istiyorum şu an sadece 3 tanesini almışım :)
YanıtlaSilİlk kitaptan itibaren okumaya başladım ve bir yerden sonra alışıyorsun ve farkına varmıyorsun bile. Dipnot iyidir, ya kitabın sonunda olsaydı😱
SilMerhaba. Kitabın konusunu öyle güzel özetlemişsin ki. Kah güldüm kah düşündüm. Seçtiğin belli başlı kelimeler çok hoşuma gitti. Şahsına münhasır bir üslübun var...
YanıtlaSilKitabın konusu hoşuma gitti. Eski istanbulu ve eski türkçeyi merak edenlerdenim. Okuduğum zaman düşüncelerimi yazacağım. Emeğine sağlık. Saygılarımla. Vesselam...
Çok merak ettiğim bir kitaptı 😊
YanıtlaSil