Merhaba,
Sabah 5.30'da kalkıp, balkonun camlarını açıp akasya ve ıhlamur kokusunu derin derin içime çektim. Ve düşündüm. Son yıllarda ne güllerin kokusunu alabiliyordum, ne akasyanın ne de mis gibi adını bilmediğim otun, çiçeğin, ağacın. Sebep egzoz kokusu ile dolan burnumuzun koku algısı gittikçe azalmış. Şimdi haftanın tek dış aktivitesi markete giderken önce apartmanın bahçesindeki gül kokuları karşılıyor beni, sonra kentimizde bolca olan ıhlamurlar ve akasyaların kokusu bir meltem gibi usul usul geliyor. Buradan nasıl kitaba bağlayacağım tahmin etttiniz mi?
Evet korona virüsüne yakalanma korkusuyla evlere kapandığımız şu günlerde, hepimiz korku duygusunu çok yakından tanıdık, hissettik. Belki konu olarak bize uzak olan bir korku yaşıyor kitabın kahramanı ama temel olarak korku ele alındığında neye karşı duyarsanız duyun hemen hemen aynı aşamaları yaşıyoruz.
Irene önce panik oluyor, farkettirmemeye çalışsa da allak bullak oluyor, eli ayağına dolaşıyor. Sonra farkındalık yaşıyor, daha önce hayatında olan ama değer vermediği şeyler dikkatini çekiyor, aslında ne kadar güzel bir hayatı olduğunu bunu amaçsızca, savurganca yaşadığının farkına varıyor. Sonra çaresizlik hissediyor. Elinden akıp giden hayatı ve tutamamanın, düzeltememenin ızdırabını yaşıyor.
Ben bir son yazmıştım Irene'e ve o sona doğru hızla ilerlerken birden yazar beni şaşırttı. Hiç böyle bir son beklemiyordum doğrusu.
İnsan psikolojisinin yine derinlerine daldım bu kısacık kitapta. Kitap başka bir şey antlattı ben başka bir şey düşündüm. Yorumu yazarken bazen birinci çoğul şahıs kullanıyorum bunu farkettim. O kişi kim bilmiyorum🤣. Ama şunu söyleyebilirim her ne kadar @okuyan_kadinlar_kulubu #heraybirmodern etkinliği için okumuş olsam da tek okudum. Biz kimiz🤷♀️ arada kaçıyor yorumda tırsıyorum kendimden😱
Görüşmek üzere🥰
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder